Balın Faydaları Nelerdir?

Peygamber Efendimiz, iki şifâ vardır buyuruyor: “Bunun biri baldır, diğeri Kuran-ı Kerim’dir.” (İbn Mâce, Tıp, 7) Arı nedir, nasıl bal yapar? Balın faydaları nelerdir? Arı sütü neye iyi gelir? Bal ile ilgili ayet ve hadis var mı? Balın bilinmeyen faydaları…

BALIN FAYDALARI

Balın faydaları şunlardır:

1. Vitamin ve mineral kaynağıdır, bağışıklığı güçlendirir. Bal, C vitamini, kalsiyum, demir, fosfat, sodyum, klorür, potasyum, magnezyum, B1, B2, B3, B5, B6 vitaminleri içerir. Bal bağışıklık sistemini geliştirir ve vücudun grip gibi enfeksiyonlarla mücadele etmesini kolaylaştırır.

2. Kırmızı kan hücrelerinin sayısını artırır, demir eksikliğini giderir. Ballı su içmek vücuttaki kırmızı kan hücrelerinin sayısını arttırır, bu da kanda oksijen seviyesini yükseltir. Oksijenin artması vücudun verimini arttırır, bakteri ve hastalıkları savar. Yüksek mineral içeriği nedeniyle özellikle koyu renkli ballar, çocuklarda demir eksikliğinin giderilmesine önemli katkı sağlar.

3. Şekere muhteşem bir alternatiftir. Bal şekerlidir ama içeriği sabahları kahvenize kattığınız beyaz şekerden farklıdır. Kimyasal yapılarına çok fazla girmeden anlatmaya çalışırsak, bal gerçek şeker içerir.

4. Bal antibakteriyaldir ve dezenfektan olarak kullanılabilir.

5. Saf bal ülser ve bazı diğer yaralanmalara iyi gelir.

6. Bal, balgam ve astım tedavilerinde de kullanılır.

7. Prebiyotiktir, bağırsak florasını düzenler, ishali keser. Bağırsak mikroflorasının iyileşmesine, ülser ve gastritle ilgili şikâyetlerin azalmasına, çocuklarda ishalin önlenmesine yardımcı olur.

8. Cildi yeniler. Bal dermatit ve kepek gibi cilt hastalıklarını hafifletir. Saç dökülmesine karşı da etkili olduğu öne sürülür.

9. Öksürük şurubuna alternatiftir. Bal, özellikle de çocuklarda tıkanıklık belirtilerini hafifletir. Şurup kıvamındaki bal ağız içinde bir tabaka oluşturur ve böylece tahriş olmuş alanlar yatışır, enfeksiyon yayılması zayıflar. Soğuk algınlığının tedavisinde vazgeçilmez bir yardımcıdır.

10. Alerji belirtilerini azaltır. Yerel çiçeklerden polenlenerek elde edilen bal aşı gibi alerji belirtilerini hafifletir.

11. Enerji verir. Bal kırmızı kan hücreleri üzerinde olumlu bir etkiye sahiptir ve oksijen seviyesini yükseltir. Fazla oksijen daha fazla enerji demektir. Bal tüketimi vücudun performansını ve zindeliğini artırır.

12. Kanserden korur. Bal bazı kanserlerin riskini azaltan çeşitli flavonoidler içerir.

BALIN İÇİNDE NE VAR?

Bal, C vitamini, kalsiyum, demir, fosfat, sodyum, klorür, potasyum, magnezyum, B1, B2, B3, B5, B6 vitaminleri içerir. Bal, anti-bakteriyel ve anti-fungal özelliklere sahiptir, bu yüzden geleneksel ilaçlarda doğal bir antiseptik olarak kullanılır. Kanı temizler ve kan akışını kolaylaştırır. Bütün kemik hastalıkları için devadır. Damar sertliğini giderir. Basur için ilaçtır. Sinirlere iyi gelir.

ARILARIN ÖZELLİKLERİ

Bal arısı, toplum halinde yaşayan zarkanatlı bir böcektir. Her arı topluluğunun başında, yani her kovanda bir tek ana arı (bey arı, kraliçe) bulunur. Bir ana arı bir kaç yıl yaşar ve ömrü boyunca 2000000 kadar yumurta yapar. İşçi arılar kısır dişi arılardır. Belli bir programa göre ancak birkaç hafta yaşayacak kadar ömürleri vardır. Hayatlarının ilk üç gününü petekleri temizlemekle geçirir; sonra yavru bakıcılığı yapar; altıncı gün, genç larvaları beslemek için yutak bezlerinden “arı sütü” salgılar. Sonra peteklerin yapımında kullanılacak balmumunu üretir ve onun ardından kovanın girişinde bekçilik etmeğe başlar. Bir ay kadar da, çiçeklerden balözü toplamak üzere kovan dışı sefere çıkar.

ARILAR NASIL İLETİŞİM KURAR?

Arılar, dansa benzer hareketlerle çiçeklerin bulunduğu yerin yönünü ve aradaki mesafeyi arkadaşlarına bildirir; bu bir çeşit “arı dili”dir. Arı, az veya çok yapışkan, saydam, tatlı bir sıvı olan balözünü çiçeklerin ve yaprakların diplerindeki ballıklardan toplar. Balözü, sakaroz, dekstrin ve helmece zengin bir maddedir; arıların kursağında sindirilip işlenir, şekerleri evirtilir ve bala dönüşür. İşçi arılar kullandıkları kuluçkalık peteğe çeşitli genişlik ve ebatta gözler yaparlar. Küçük gözleri işçi arılara, büyük gözleri de er arılara hazırlarlar. Hamile kraliçe arılarına da özel odacıklar tahsis ederler. Kraliçe arı, tohumsuz yumurtayı er arıya ait olan göze, tohumlu yumurtayı da işçi arılara ve sırasını bekleyen kraliçe arılara ait gözlere bırakır. Genel dengeyi sağlayan dişi işçi arılar yeni neslin gelmesini beklemekle beraber yavru arıya besin temin etmek için balı ağzı ile çiğnemesine yardımcı olan şeyleri (arı sütünü) yapmaya ve döllenmeyi temin etmeye çalışırlar. Erkek ve dişi arılar gelişince bunlar da arı sütü ve diğer besinleri hazırlamayı bırakırlar. Bu arılar ancak balözü ve çiçek tozu ile beslenirler. Bu tarzda çalışan arılar, dişi işçi arılardır. Kraliçelere ait gözlerde bulunan dişi arılara gelince bunlar, dişi işçi arılar tarafından beslenirler. Bunlar özel besleme metoduyla beslenerek gelişirler ve kraliçe arı olurlar, yalnız bunlar tohumlu yumurta yumurtlarlar.[1]

Arılar, polen ve balı renklerine göre petek hücrelerine depo eder. Bir gözde sadece bir renk polen veya bal bulunur. Eğer bir kaynaktan elde edilen besin bozuk çıkarsa, bu sadece bir gözde bulunduğundan diğerlerinden ayrılmış olur. Böylece bütün besinin bozulması önlenmiş olur. Renge göre depolama arıların koruyucu mekânizmalarından biridir. Kovanın içi genellikle karanlık olduğundan, besinlerin renklerini görerek değil de, kokularıyla ayırt etmektedirler. Arılar, bozuk bir besinin diğerlerini bozacağını bilmezler. Öyleyse onlar, bu işlerini bilen bir Yüce Kudretin idâresi altındadırlar. Arılar, kovan içinde yabancı bir cisim görürlerse, derhal onu dışarı çıkarırlar. Yabancı cisimler yalnız dışarı atılmakla kalmaz. Belki bir bulaşıcı hastalık tehlikesi olabilir diye kovandan uzaklara götürülür.

ARI KOVANINDA HAVALANDIRMA

Arı ailesinin sağlık programında havalandırma da mühimdir. Tam nemlilikte bal meydana getirmek, kovanı serin tutmak, duman ve kirli havadan kurtarmak için havalandırma sistemleri vardır. Havalandırma işi şöyle olur: Girişe arılar dolar, zemin tahtasına ayaklarıyla sıkıca tutunurlar ve kanatlarıyla havayı yelpazelerler. Böylece havanın, girişin bir tarafından girip öteki tarafından çıkması temin edilir. Kovanda yelpaze vazifesini görenler de havayı etrafa yayar. Arılara bu tekniği elbette Yüce Allah öğretmiştir.[2]

Bal, normal sıcaklıkta % 15-20 suda doymuş bir şeker eriyiğidir. On beş kadar şeker ve ağırlığının % 1’inden az miktarda başka bileşenler içerir: madensel tuzlar, organik asitler, serbest aminli asitler, proteinler, enzimler ve koku veren uçucu maddeler. Balda bunlardan başka, kaynağını belirlemeye yarayabilen çiçektozu (polen) tanecikleri, mantar sporları, maya mantarları bulunabilir. Baldaki başlıca iki şeker, yani glikoz ve levüloz (früktoz) evirtik şekerdir. Bunlara maltoz, sakaroz, melezitoz gibi şekerler eşlik edebilir. Bileşime giren bu maddelerin oranı, bala, balözünün toplandığı çiçeklerin türüne bağlı bir husûsiyet sağlar.

ANZER BALININ FAYDASI

Bileşimindeki çeşitli etkin maddeler nedeniyle bal, halk hekimliğinde çok eski çağlardan beri tedavi edici ve ilaçları tatlandırıcı olarak kullanılır. Müshil, midevî, besleyici ve kuvvet verici etkileri herkesçe bilinir. Türkiye ballarının bakterisit ve bakteriyostatik etkileri de tesbit edilmiştir. Bu bakımdan petek balları daha üstündür. Doğu Karadeniz bölgesinde elde edilen “anzer balı” yanık yaraların tedavisinde merhem gibi kullanılmakta ve çok başarılı sonuçlar alınmaktadır.[3]

BAL İLE İLGİLİ AYETLER

Bal arısının sinekler arasında özel bir yeri vardır. Bu hayvan, büyük bir çalışkanlık örneği sergileyerek insanlar için çok lüzumlu ve tatlı bir madde olan balı hazırlar. Bal, hem çok lezzetli ve hem de çok besleyici bir gıda maddesidir.

Yüce Allah, bal yapma özelliğini ve vazifesini arıya vermiştir. Bu hususta şöyle buyurur: “Rabbin bal arısına: “Dağlarda, ağaçlarda ve hazırlanmış kovanlarda yuva edin; sonra her çeşit üründen ye; sonra da Rabbinin işlemen için gösterdiği yollardan yürü!” diye öğretti. Karınlarından insanlara şifâ olan çeşitli renklerde bal çıkar. Düşünen bir millet için bunda ibret vardır.” (Nahl, 16/68-69) Bu âyette balın insanlar için şifâ olduğu bildiriliyor. Balın ne mükemmel bir besin değeri içerdiğini, ehli bilir. Hem yemesi damağa ayrı bir tat verir, hem de pek çok hastalığın tedavisinde çok etkilidir.

BALIN FAYDALARI

Balın, tıpta ilaç olarak kullanılması yaygındır. İnsanın beslenmesinde de büyük bir önemi vardır. Hz. Peygamber de balın şifâ veren bir gıda olduğunu söylemiş ve bizzât kendisi balı şifâ ve tedâvî amacıyla kullanmıştır.[4]

Bal, bir antiseptiktir. Balın içinde bakteriler iki saatten fazla barınamazlar. Balözünün her damlası, madenleri, enzimi ve yiyecekleri muhafaza eden fevkalâde bir gıdadır. İçinde demir, bakır, manganez, sodyum, potasyum, fosfor, proteinler ve vitaminler vardır. Kanı temizler ve kan akışını kolaylaştırır. Bütün kemik hastalıkları için devadır. Damar sertliğini giderir. Basur için ilaçtır. Sinirlere iyi gelir.[5]

Dipnotlar: [1] A. C. Morrisson, a.g.e., s. 44. [2] Hekimoğlu İsmail, H. Hüseyin Korkmaz, a.g.e., s. 150-151. [3] Memo Larousse, IV,1085. [4] Bk. Buhârî, Tıb, 4, 24; Müslim, Selâm, 91; Tirmizî, Tıb, 31. [5] “Kur’ân’da Allah’ın Varlığı” adlı bu bölüm, benim aynı adı taşıyan kitabımdan özetlenmiştir. Daha geniş bilgi için bk. Mehmet Bulut, Kur’ân’da Allah’ın Varlığı, Tibyan Yayıncılık, İzmir, ts.

Kaynak: Prof. Dr. Mehmet Bulut, Delilleriyle İslam Akaidi, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

BALLI SUYUN FAYDALARI

Ballı Suyun Faydaları

HAYVANLARIN FAYDALARI NELERDİR?

Hayvanların Faydaları Nelerdir?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.