Balkan Müslümanlarından ‘güçlü Türkiye’ Mesajı

Karadağ İslam Birliği Başkanı Rıfat Feyziç “Balkan Müslümanları olarak güçlü Türkiye’nin devam etmesi için dua ediyoruz." Dedi.

Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığının (TİKA) Podgorica’daki etkinliklerine katılan Karadağ İslam Birliği Başkanı Rıfat Feyziç, yaptığı açıklamada Balkan Savaşları’nın ardından bölge insanının çok zor dönemlerden geçtiğini ve Türkiye’den uzak kalmanın acısını çektiğini vurguladı.

Karadağ’da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a büyük bir sevgi ve saygı oluştuğunu belirten Feyziç, “Balkan Müslümanları olarak güçlü Türkiye’nin devam etmesi için dua ediyoruz. Sadece Türkiye’de yaşayanların değil dünyadaki bütün Müslümanların güçlü bir Türkiye’ye ihtiyacı var” diye konuştu.

‘GAYRİMÜSLİMLER DE SAYGI GÖSTERMEYE BAŞLADI’

Feyziç, özellikle son yıllarda Türkiye’nin dünyadaki büyük devletler arasında yerini aldığını dile getirerek, şunları kaydetti:

“Karadağ’da yaşayan Müslümanlar zaten Türkiye’yi her zaman çok seviyordu. Buradaki gayrimüslimler deTürkiye güçlenince saygı göstermeye başladı. Bükemeyeceğin eli öpeceksin derler. Özellikle son dönemde bölgede herkes, Türkiye’yi güzel bir örnek olarak görmeye başladı. Sadece Karadağ değil bütün Balkan ülkeleri ‘Avrupa’yı olumsuz etkileyen küresel ekonomik krizden Türkiye’nin nasıl bu kadar kolay sıyrıldığını’ konuşuyor.”

‘TİKA, HEM MADDİ HEM DE MANEVİ ŞİFA GETİRDİ’

Karadağ’daki faaliyetleri sayesinde ülkedeki Müslümanların tamamına yakını tarafından bilinir hale gelen TİKA’nın, yüzde 99’u Müslüman olan Rozaje şehrinde geçen gün yaptığı 4 açılışı hatırlatan Feyziç, şöyle devam etti:

“TİKA ve Türkiye bize hem maddi hem de manevi şifa getirdi. Camiler ve dini kurumlar bizim için manevi bir şifa, hastanelerimize yapılan katkılar da buradaki insanların sağlığı için maddi şifa oldu. TİKA sayesinde buradaki gayrimüslimlerden geride kalmıyoruz.”

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.