Barbaros Hayrettin Paşa'nın Kabri Nerede?

Denizlerdeki başarısı ve aptığı fetihlerle Osmanlı'nın cihan devleti olmasında mühim bir rol oynayan Barbaros Hayrettin Paşa'nın kabri nerededir?

Cihanda nice fetihler yaptıktan sonra 1544 yılında tekrar İstanbul’a dönen Barbaros Hayreddîn Paşa, fâ­nî ömrüne sığdırdığı sayısız zaferler ve muazzam hizmetlerinin ardından 1546 yılında rahmet-i Rahmân’a yürüdü. Beşiktaş’taki türbesine def­nedildi ve vefâtına:

“Mâte reîsü’l-bahr” (Deryânın reisi vefât etti) denilerek ta­rih düşürüldü.

Rahmetullâhi aleyh!

HAYRETTİN PAŞA'NIN FETİHLERDE ROLÜ BÜYÜK

Barbaros Hayreddîn Paşa’nın zamanı, Osmanlı Devleti’nin karada olduğu kadar denizde de son derecede yüksek bir îtibâra sahip bulunduğu bir devir olmuştur. Ta­rihen meşhur olduğu üzere Fransa kralı Fransuva’nın Almanlar tarafından hapsedilmesi üzerine, Fransuva’nın annesi tarafından Kânûnî’ye gönderilen ricâ ve niyaz mektubunun cevabı, Osmanlı ihtişâmının en beliğ bir ifâdesidir. Kânûnî, sahibi bulunduğu ülkeleri sayfalar dolusu saydıktan sonra:

“...Ben ki ....... ülkelerin hükümdârı, han oğlu han, Gâzi Sultan Süleyman Hân’ım. Sen ki Fransa eyâletinin vâlisi Françesko’sun!..” demiş ve Barbaros Hayreddîn Paşa’yı büyük bir donanmayla Fransa’nın istiklâlini korumak için Nis’e göndermiştir.

ROMA'YI FETHE DAHİ TEŞEBBÜS ETTİ

Barbaros Hayreddîn Paşa da der­hâl harekete geçmiş ve bu maksatla yaptığı seferde yolu üzerinde bulunan Roma’yı dahî fethe teşeb­büs etmiştir. Ancak Fransız elçisi, kendilerinin bütün Batı hris­ti­yanlık âlemi tarafından tardedilip kötü yâd edilmeleriyle neticelenecek olan bu harekete sebebiyet vermenin vahâmetinden korkmuş ve Paşa’nın ayaklarına kapanıp bu fetihten vazgeçmesi için yalvarmıştır.

Bunun üzerine Hayreddîn Paşa, o an için bundan vazgeçerek Osmanlı donanmasını Nis’te demirlemiştir. Ardından donanma askerleri, karaya çıkmış ve günde beş vakit ezân okuyup namazlarını cemaatle kılmışlardır. Ve o demde Osmanlı Devleti, Fransa’ya, bugünkü Avrupalıların aşırı fâizli kredileri gibi değil, karşılıksız olarak milyonlarca düka altınıyla yardım etmiştir.

Hâsılı bu devir, Osmanlı’nın bir mektuba akseden tehdîdinin bile kralları hapisten kurtarmaya yettiği, ihtişamlı bir devirdir ki onun iki büyük zirvesinden biri de Barbaros Hayreddîn Paşa olmuştur.

YAHYA KEMAL’İN ŞİİRİNDE BARBAROS

Nitekim şâir Yahyâ Kemâl, bu iki zirvenin ilki olan Kânûnî’nin Mî­mar Sinan’a yaptırdığı muhteşem Sü­ley­mâ­ni­ye Câmii’nde kıldığı bir bay­ram namazında oradaki mâneviyattan hissedar olan rûhuyla mâ­zî­mi­zin ihtişamlı devirlerine kanat açmış ve dalıp gittiği engin bir âlemde âde­ta o günleri yaşayarak şöyle demiştir:

Deniz ufkunda bu top sesleri nerden geliyor?

Barbaros belki donanmayla seferden geliyor!

Adalar’dan mı, Tunus’dan mı, Cezâyir’den mi?

Hür ufuklarda donanmış iki yüz pâre gemi,

Yeni doğmuş Ay’a baktıkları yerden geliyor,

Bu mübârek gemiler hangi seherden geliyor?

TÜRBEYİ MUTLAKA ZİYARET EDİN!

Kıymetli okuyucularımız!

Şu gerçekler vesîlesiyle sizlerden, yolunuz Beşiktaş tarafına uğradığında bu mümtaz ve müstesnâ Allah dostu Paşa’mızın muazzez rûhu için üç İhlâs-ı Şerîf, bir Fâtiha-i Şerîfe okumanızı ona bir vefâ borcu sadedinde istirhâm ederiz.

8686268

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Osmanlı, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

BARBAROS HAYRETTİN PAŞA KİMDİR?

Barbaros Hayrettin Paşa Kimdir?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.