Baş Ağrısı Erkeklerde Daha Tehlikeli

Trakya Üniversitesi Nöroloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Çelik, ''Kadınlarda baş ağrısı olduğunda korkmuyoruz. Erkekler baş ağrısı şikayetiyle çok az geliyor ve gelenlerin çoğunda önemli sorunlar tespit ediyoruz.'' dedi.

Trakya Üniversitesi Nöroloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Yahya Çelik, Edirne Belediye Başkanlığı Sağlık İşleri Birimi tarafından düzenlenen halk sağlığı bilgilendirme toplantısında yaptığı konuşmada, Türkiye'de baş ağrısının toplumda görülme sıklığının yüzde 70 ile 90 arasında olduğunu belirtti.

Baş ağrısı olmayan insanın parmakla gösterilecek kadar az olduğunu vurgulayan Çelik, her insanın hayatının bir bölümünde baş ağrısı ile karşı karşıya kalabileceğini aktardı.

KADINLARDA NORMAL KABUL EDİYORUZ

Baş ağrılarından en önemlisinin migren olduğunu ifade eden Çelik, konuşmasına şöyle devam etti:

''Migrenin zorlayıcı, bulantılı, zonklayıcı bir ağrısı var. Genellikle kadınlarda görülüyor; açlık, adet dönemi, uykusuzluk, sigara kullanımı, bazı yiyecekler gibi tetikleyici faktörlere de sahip. Kadınlarda görülme oranı yüzde 20. Oldukça yüksek bir rakam. Erkeklerde yüzde 10. Kadınlarda daha çok gözüküyor. Kadında baş ağrısı görüldüğünde normal kabul ediyoruz, korkmuyoruz açıkçası. Erkekler baş ağrısı şikayetiyle çok az geliyor ve gelenlerin çoğunda önemli sorunlar tespit ediyoruz. Baş ağrısı dışında başka hastalıkları var mı bunu tespit etmeye çalışıyoruz. Baş ağrısı ne zamandan beri var? 15 yıldır baş ağrım var diyenden korkmuyorum. 3 aydır baş ağrısı olandan daha da korkuyorum. Kronik ise korkmuyoruz ama ani başlayan baş ağrısından korkuyoruz. Ne kadar sürüyor ağrı? Ağrının süresine göre ağrıyı sınıflandırabiliyoruz.''

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.