Başarılarının Sırrı Dostlukları

Çocukluklarından itibaren birbirlerine destek olan, babaları kalp krizi geçirdikten sonra maddi imkansızlıkları aşmak için annelerine yardım eden iki down sendromlu arkadaş, dostluklarıyla engelleri aşarak başarı için mücadele veriyor.

Antalya'da, down sendromlu iki arkadaş, dostluklarıyla engelleri aşarak hem sporda hem hayatta başarılı olmak için birlikte mücadele ediyor.

Aksu ilçesinde yaşayan down sendromlu 30 yaşındaki Çağkan Çaylak henüz 12 yaşındayken, babasını kalp krizi sonucu kaybetti.

Ailesini geçindirebilmek için gündeliğe giden annesinden ayrılmayan Çağkan, sera ve tarlalarda çalıştı.

Çağkan Çaylak'ın aynı mahallede yaşayan arkadaşı 37 yaşındaki Mustafa Tuğlu'nun da 10 yıl önce babası kalp krizinden öldü. Tarlaya pamuk ekerek, seralarda sebze yetiştirerek geçimlerini sağlayan annesine yardım eden Tuğlu, yıllarca domates topladı, kasa taşıdı.

Maddi imkansızlıklara rağmen Zihinsel Yetersiz Çocukları Yetiştirme ve Koruma Vakfı (ZİÇEV) Antalya Şubesine kayıtları yaptırılan Çağkan ve Mustafa birbirlerinden güç alarak, okuma yazma öğrenmeye çalıştı.

Vakıfta sporla tanışan iki arkadaş, atletizm, bovling ve bocce branşlarında Türkiye'de özel sporcular arasında düzenlenen yarışmalarda mücadele etti.

Katıldıkları yarışmalarda şampiyon olan, kazandıkları madalyaları özenle saklayan Çağkan ve Mustafa, ZİÇEV'de spordan müziğe rehabilitasyondan atölye çalışmalarına kadar birçok alanda eğitim alıyor.

Bocce branşında yarışan Çağkan Çaylak, vakfa başladıktan sonra sporla tanıştığını, çeşitli branşlarda birincilik için mücadele ettiğini anlattı.

Aynı mahalleden arkadaşı Mustafa ile okula birlikte gidip geldiklerini, birbirlerinden güç aldıklarını belirten Çaylak, "En güzeli spor yapmak. Bocce, bovling oynuyorum, atletizm de yaptım." dedi.

Down sendromlu Mustafa Tuğlu da sporu ve okulu sevdiğini ifade ederek, "Arkadaşımı çok seviyorum, birbirimize destek oluyoruz. Okula birlikte gidiyoruz, birlikte spor yapıyoruz. Ben bovlingde yarışıyorum." açıklamasını yaptı.

"DOKTORLARA RAĞMEN DÜNYAYA GETİRDİM"

Çaylak'ın annesi Nazmiye Çaylak, hamileyken çocuğunun down sendromlu olduğunu öğrendiğini, doktorların aksi önerisine rağmen onu dünyaya getirdiğini söyledi.

4 çocuk annesi Çaylak, şöyle konuştu:

"Allah'ın verdiği cana kıyamayız, dedim çocuğumu aldırmadım. Doğduktan sonra hastalandı, 21 gün hastanede kaldık. Doktorlar 'Konuşamaz, yürüyemez, oturamaz' dedi. Çocuğum yaşında yürüdü, altı aylıkken anne-baba dedi."

Eşini kaybettikten sonra da zorluklar yaşadığını dile getiren Çaylak, çocuklarını geçindirebilmek için gündeliğe giderken hasta çocuğunu da yanında götürmek zorunda kaldığını belirtti.

Çaylak, "Çocuğumu okula kayıt yaptırdığımız yıl eşim öldü. Komşumuz olan Mustafa'dan güç aldı. Çocuklukları birlikte geçti, şimdi okula birlikte gidip geliyorlar. Yarışmalara katılıyorlar, dereceye giriyorlar." dedi.

Hasibe Tuğlu da eşini kaybedince tarlalarına pamuk ekerek geçimlerini sağladığını, seracılık da yaptığını anlattı.Oğlunun down sendromlu olduğunu 12 yaşına kadar anlamadıklarını, yüksek ateş şikayetiyle gittikleri hastanede öğrendiklerini aktaran 2 çocuk annesi Tuğlu, "Spor ona çok iyi geldi. Komşumuzun oğluyla iyi anlaşıyor, birlikte spor yapıyorlar. Şefkat çok iyi geliyor. İlgi olursa çok mutlu oluyor." diye konuştu.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.