Batın Ne Demek?

NE NEDİR?

Bâtın: İç. İç yüz. Giz­li, gö­rün­me­yen. bâtınen: Bâtından, içten, dâhilen. bâtınî: Dâhilî, sır ve hakîkatle ilgili anlamalrına gelir.

BATIN KELİMESİNE ÖRNEK

Cenâb-ı Hak şöyle buyurur:

“Görmediniz mi Allah, göklerde ve yerde ne varsa hepsini size âmâde kıldı / emrinize verdi ve size zâhir ve bâtın (dış ve iç; görülen, görülmeyen; bildiğiniz, bilmediğiniz) nîmetlerini bol bol ihsân etti? Yine de insanlar arasında, hiçbir bilgisi, yol göstericisi ve aydınlatıcı bir kitabı olmadan Allah hakkında tartışıp duranlar vardır.” (Lokmân, 20)

*****

Tefekkür, zikir ve murâkabe ile hakîkate ulaşabilmek için, elde edilen bilgilerin tatbiki lâzımdır. İlâhî hakîkatler ve Kur’ân âyetleri üzerinde düşünen bir insan, onların gereğiyle amel etmediği takdirde, tefekkürünü makbul seviyede gerçekleştirememiş demektir. Zira amel, bâtınî olan tefekkür ve tahassüsün zâhire in’ikâsı demektir.

*****

İbn-i Arabî Hazretleri, bu hususta şu mütâlaalarda bulunur:

“Allâh Teâlâ, Muhammed -aleyhisselâm-’a peygamberliğini müjdelediği vakit Âdem -aleyhisselâm- henüz yoktu, su ile çamur arasında idi… Böylece nebî ve rasûller vâsıtasıyla ortaya çıkan bütün şerîatlerin evveli ve bâtını olmak hükmü, Allâh Rasûlü için tahakkuk etmiş oldu. Peygamberimiz daha o zaman şerîat sâhibi idi, çünkü hadîs-i şerîfinde: «Âdem rûh ile cesed arasında iken ben nebî idim.» buyurmuştur. «Ben insandım.» veya «Ben mevcut idim.» buyurmamıştır. Nübüvvet, ancak Allâh tarafından kendisine verilmiş bir şerîatle söz konusu olur.”

(İbn-i Arabî, el-Fütühât, II, 171; IV, 66-67)