Bayezid-i Bestami Hazretlerinin Harikulade Hâlleri
Bâyezîd Hazretleri’nin hârikulâde hâlleri, daha doğmadan başlamıştı. Annesi ne zaman ağzına şüpheli bir lokma alacak olsa bebek tepinmeye başlar, lokmayı ağzından çıkarıncaya kadar bu hareketi devam ederdi.
Ebû Yezîd Tayfûr bin Îsâ -rahmetullβhi aleyh-, hicrî 161 (m. 777) senesinde Bistam’da[1] dünyaya geldi. Babası Îsâ Efendi, gâyet dindar ve sâlih bir zât idi. Annesi de son derece iffetli, ahlâklı, hayâ sahibi, mütevâzı, ibadet ehli, sâliha bir hanımdı. Çokça duâ eder ve rakik kalbi Allah korkusuyla çarpardı. Hayatın değişen şartları ve acı-tatlı sürprizleri karşısında dâimâ Allâh’ın takdîrinden râzı olarak yaşar ve her ahvâlde Hakk’ın rızâsını kazanmaya çalışırdı.[2]
Bâyezîd Hazretleri’nin hârikulâde hâlleri, daha doğmadan başlamıştı. Annesi ne zaman ağzına şüpheli bir lokma alacak olsa bebek tepinmeye başlar, lokmayı ağzından çıkarıncaya kadar bu hareketi devam ederdi.[3]
Bâyezîd-i Bistâmî -rahmetullβhi aleyh-’in, Câfer-i Sâdık Hazretleri’nin torunu İmâm Ali Rızâ -rahmetullβhi aleyh-’ten istifâde ettiği nakledilmektedir.[4]
Bâyezîd-i Bistâmî Hazretleri, ilâhî muhabbet deryâsına dalmış bir Hak âşığı idi. Devamlı olarak bedenini mücâhede, kalbini de müşâhede hâlinde tutardı. Tasavvuf yolunun ince ve derin mânâlarına âşinâ idi.[5] Bu sebeple kendisine Sultânü’l-Ârifîn (Ârifler Sultânı), Seyyid-i Ârifân, Pîr-i Bistâm gibi sıfatlar verildi. Sonraki devirlerde bir velîyi medhetmek için; “Asrın Bâyezîd’i” ifâdesinin kullanılması bile, onun mânevî mertebesini ifâdeye kâfîdir.
Bâzı insanlar onun tevhid ve hakîkat ilimlerine dâir sözlerini anlayamadıkları için çeşitli ithamlarda bulunmuş, ona birtakım yanlış fikirler izâfe etmişlerdir. Bu ithamlara ehemmiyet verilmemelidir.[6]
[1] Bistam; İran’da, Tahran ile Meşhed arasında, Tahran’ın 410 km doğusundaki Şahrud Şehri’nin 6 km kuzeyinde, tepelerde kurulmuş bir kasabadır.
[2] Sehlegî, en-Nûr, s. 63.
[3] Attâr, Tezkire, s. 171; Hânî, Hadâik, s. 324.
[4] Necmeddin bin Muhammed, Hulâsatü’l-Mevâhib, s. 109; Kevserî, İrğâmu’l-Merîd, s. 31.
[5] Attâr, Tezkire, s. 171.
[6] Hânî, Hadâik, s. 311-312.
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Bâyezîd-i Bistâmî, Erkam Yayınları