Bâyezîd-i Bistâmî Hazretleri İle Bir Mecûsînin Hikâyesi

Hikâyeler

Bâyezîd-i Bistâmî Hazretleri, (ks) daha annesinin karnında iken kerâmetleri görülmeye başlamıştı.

Bâyezîd’in îmânı ve sıdkını Hazret-i Mevlânâ Hazretleri, şöyle hikâye eder:

“Bâyezîd-i Bistâmî Hazretleri zamanında, ateşe tapan biri vardı. Bir gün îmânlı bir kişi, ona dedi ki:

«–Ne olur Müslüman olsan da selâmete ersen; şeref ve ulu­luk elde etsen...»

Ateşe tapan kişi de şu cevâbı verdi:

«–Ey benim kurtuluşa ermemi murâd eden kişi! Her ne kadar ağzımda sağlam bir mühür varsa da, yâni îmânımı açıkça söyleyemiyorsam da, gizliden gizliye ben Bâyezîd’in îmânına inanıyorum. Çünkü onda bambaşka bir güzellik ve derinlik var. Ben henüz dîne, îmâna tam gönül vermiş değilim, ama onun îmânındaki yüceliğe hayranım. O; herkesten farklı, zarîf, ince ruhlu, latîf, nurlu, çok yüce bir nümûne insan.

Yok eğer beni dâvet ettiğin îmân, sizin îmânınız ise, ben o îmânda yokum... Zîrâ benim sizdeki îmâna ne meylim ne de isteğim var. Çünkü bir kimsenin gönlünde îmân etmeye yüzlerce meyil olsa da îmâna gelmek is­tese, sizin sertlik ve katılığınızdan dolayı kaskatı kesilir, soğur. Artık onda îmân etme meyli de zaafa uğrar. Zîrâ o, sizde İslâm nâmına mânâsı olmayan bir isim ve âdeta kuru bir marka görmüş olur. Bu hâl; susuz çöllere, gül, meyve-sebze yetiştirecek münbit bir arâzî gözüyle bakmak kadar acâip ve mânâsızdır...

Benim görebildiğim kadarıyla îmânın bütün câzibe ve nûrâniyeti Bâyezîd’in îmânında var. Onun îmânının bir zerresi, bir katreye damlasa, o bir umman hâline döner.

MECÛSÎYE TESİR EDEN ÎMÂN

Sizin îmânınız ise, kabukta kaldığı için riyâ ve gösterişin esâretine girmiş. Gelip geçici bir inanç, çirkin sesli ve ruhsuz bir müezzin gibidir ki, sevdireceği yerde uzaklaştırır. Yâni sizin îmânınız, gül bahçesine girse, güllere diken olup onları kurutur.

Fakat Bâyezîd Hazretleri’nin îmân güneşi, o mübârek rûhunun feyiz semâsından doğar da bu âlemde parlarsa, bu değersiz dünya, ta yerin dibine kadar zümrüt kesilir, cennete döner; mü’minlerin gönül dünyaları da feyiz menbaı olur. Onun için Bâyezîd’in îmânı ve sıdkı, benim gönlümde ve canımda îmâna karşı târifsiz bir derinlik, iştiyak ve hasret­ uyandırdı...»”

İşte Bâyezîd-i Bistâmî Hazretleri’nin bir ateşpereste tesir eden yüksek şahsiyeti ve dîni telkîn edecek kişiler için bir ibret tablosu!..

O büyük Allâh dostu bu şahsiyeti ne ile inşâ etti? Hiç şüphesiz Allâh ve Rasûlü’ne muhabbet ve bağlılıkla… Hâlık’ın nazarı ile mahlûkâta bakış tarzı, yâni “şefkat li-halkillâh”ın tecellîlerine mazhar olmakla…

Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Son Nefes, Erkam Yayınları, 2013