Bayram Namazı Evde Kılınabilir mi?

Bayram namazı evde kılınır mı? Bayram namazı tek başına kılınır mı? Diyanet açıkladı...

Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu bayram namazı ile ilgili açıklama yaptı. Yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:

BAYRAM NAMAZI EVDE KILINABİLİR Mİ?

İslam’da farz olan oruç ve hac ibadetlerinin tamamlanmasıyla Ramazan ve Kurban olmak üzere iki dinî bayram kabul edilmiş ve her ikisi için de bayram namazları meşru kılınmıştır. Hz. Peygamber (s.a.s.) ve ashabının (r.a.) tatbikatına göre kendine özgü ilave tekbirleriyle birlikte ikişer rekât olan bayram namazları daima geniş alanlarda ve cemaatle kılınmış, ardından da bayram hutbesi irad edilmiş ve bu hususta bir icma oluşmuştur.

Öte taraftan fıkıh mezhepleri, bayram namazının hükmü ve bu ibadetin tek başına kılınıp kılınmayacağı konusunda farklı görüşler serdetmiştir. Kendilerine cuma namazı farz olan kimselere bayram namazı kılmak Hanefîler’e göre vâcip, Şâfiîler’e göre sünnettir.

Hanefî mezhebine göre bayram namazının sahih olması için hutbe dışında Cuma namazında aranan şartların yerine gelmesi gerektiğinden, bayram namazının cemaatle kılınması şarttır. Herhangi bir sebepten dolayı bayram namazını cemaatle kılamayan kimsenin bunu kaza etmesi gerekmediği gibi bu kişinin tek başına bayram namazını kılması da gerekmez. Bayram namazını camide cemaatle kılamayanların, evlerinde iki veya dört rekât olarak duhâ/işrak (kuşluk) namazı niyetiyle nafile namaz kılmaları müstehabtır.

Şafiî mezhebine göre de bayram namazının bir yerde ve topluca kılınması esastır. Bununla birlikte değişik sebeplerle cemaate katılamayanların münferit olarak kılması da caizdir. Buna göre cemaate katılmayan kişiler, kadınlar, çocuklar ve yolcular evlerinde münferiden bayram namazını kılabilirler. Bayram namazlarını sünnet olarak gören Şafiilere göre yalnız başına kılacak kimsenin hutbe okuması şart değildir.

Netice itibariyle Bayram namazları oruç ve hac gibi uzun süreli ve yoğun ibadetlerin tamamlanmasının sevinç ve coşkusunu yaşamak üzere hep birlikte cemaatle kılınan ve Müslümanların vahdetini gösteren çok önemli ibadetlerdir.

Ancak salgın, bulaşıcı hastalık, karantina uygulamaları gibi sebeplerle bu namazın camilerde veya musallalarda cemaatle kılınması imkanının olmadığı zamanlarda, Müslümanların yukarıda açıklanan görüşler doğrultusunda ibadet hayatlarına yön vermeleri mümkündür. Nitekim bu yıl da maalesef milletçe büyük mücadele verdiğimiz Kovid-19 salgını sebebiyle camilerimizde bayram namazı kılınamayacaktır.

Diyanet İşleri Başkanlığı Ramazan Bayramının ilk gününde her ilin kendi bayram namazı saatinde minarelerden bayram günlerinin şiârından olan tekbirler getirmek suretiyle bayram coşkusunun yaşanmasına ve herkesin bulunduğu yerde bu sevince katılmasına yönelik bir uygulama yapacaktır. Halkımızın da tıpkı önceki bayramlarda olduğu gibi gerekli temizliğini ve diğer hazırlıklarını yapması, giyim kuşamına özen göstermesi ve güneşin yükseldiği o bayram namazı vaktini heyecanla, dualarla, zikirlerle beklemesi uygun olacaktır. Böylece bayram namazını cemaatle kılamamanın hüznünü, bayram namazı vaktine sağ salim ulaşmış olmanın sevinci ve şükrü ile Allah’ın huzuruna durarak giderebilecektir. Minarelerden okunan tekbirlere eşlik ederek o günün bayram günü olduğunu ailesiyle birlikte idrak edecektir. Yukarıda açıklandığı gibi dileyen kardeşlerimiz bayram namazı niyetiyle, dileyenler de duha/işrak (kuşluk) namazı niyetiyle namaz kılabileceklerdir.

Hazırlayan: Din İşleri Yüksek Kurulu

 

İslam ve İhsan

BAYRAM NAMAZININ KILINIŞI VE TARİFİ

Bayram Namazının Kılınışı ve Tarifi

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.