Bayramda Beslenme Nasıl Olmalıdır?

Bayramda beslenme nasıl olmalıdır? Bayramda nasıl bir beslenme tercih edilmelidir? Bayramda beslenme önerileri...

Ramazan’dan sonra gelen bayramla mü’min gönüller de sürûra kavuşur. Ramazan ayı boyunca kalp ve beden temizliği için uğraşmış olan insanlar, bayram neşesiyle evlerini temizler, misâfirlere ikrâm etmek için tepsilerle tatlılar, börekler yaparlar.

BAYRAMDA BESLENME ÖNERİLERİ

Bir aylık sabır eğitiminden çıkmış olan insan, bayramda da îtidali bozmamalı; yeme-içmede aşırıya kaçmamalıdır. Gün içindeki beslenme saatlerine vücudun uyum sağlamasına zaman tanınmalı; özellikle ilk günler, hafif beslenilmeli ve sıvı alımına dikkat edilmelidir.

Ramazan’dan sonra, bayramın ilk günlerinde görülebilen mide bulantıları, mide krampları, ishâl ya da kabızlığın sebebi; bayram ziyaretlerindeki hoş ikramlar karşısında, nefse sahip olamamaktır. Daha bir gün önce, gün boyu boş duran mideye, ertesi gün saat başı şeker, çikolata, tatlı indirmek, elbetteki rahatsızlık verecektir. Bütün mesele; ziyaretlerde ölçü kaçırılmadan yenilebilmesidir.

Sağlıklı bir Ramazan, sağlıklı bir bayram, kısacası sağlıklı bir hayat için, çok fazla değil; yeteri kadar yemeyi alışkanlık hâline getirmek gerekmektedir.

Bu sebeple bayramdan sonra da zaman zaman oruca devam ederek, bu ulvî ibâdetten maddî-mânevî istifâde etmeye çalışmalıyız. Bu konu ile ilgili olarak, Sevgili Peygamberimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in şu hadîs-i şerîfini hatırlatmakta fayda var:

“Oruç tutun ki, sıhhat bulasınız.” (Taberânî, M. Evsat, 8174.)

Kaynak: Betül Nefise İnal, Şebnem Dergisi, Sayı: 67

İslam ve İhsan

KOLAY TATLI TARİFLERİ

Kolay Tatlı Tarifleri

ORUCUN RUH VE BEDEN SAĞLIĞINA FAYDALARI

Orucun Ruh ve Beden Sağlığına Faydaları

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.