Bayramda Gazze'de 318 Kişi Şehit Oldu

İsrail ordusunun Ramazan Bayramı boyunca sürdürdüğü saldırılarda, çoğunluğunu kadın ve çocukların oluşturduğu 318 Gazzeli şehit oldu, 980 kişi yaralandı.

Gazze'de görevini fiilen sürdüren eski Filistin hükümeti Sağlık Bakanlığı Sözcüsü Eşref el-Kudra, "İsrail saldırılarında bayram boyunca çoğunluğunu kadın ve çocukların oluşturduğu 318 kişi vefat ederken, 980 kişi yaralandı" dedi.

Bayramın ilk günü 28 Temmuz'da 43 kişinin öldüğünü, 260 kişinin yaralandığını, ikinci günü 144 kişinin hayatını yitirdiğini, 260 kişinin yaralandığını ifade eden Kudra, bayramın son gününde ise 131 Filistinlinin hayatını kaybettiğini, 463 kişinin yaralandığını belirtti.

BAYRAM BOYUNCA 22 CAMİ YIKILDI

Avrupa-Akdeniz İnsan Hakları Gözlemevi Gazze Şube Başkanı Rami Abduh da yaptığı açıklamada, İsrail'in bayram boyunca Gazze'ye düzenlediği saldırılar sonucu 9'u tamamen 13'ü kısmen 22 caminin yıkıldığı bilgisini verdi.

Filistin uzlaşı hükümeti Bayındırlık ve İskan Bakanlığı'nın ilk verilerine göre, İsrail'in bayramda Gazze'ye havadan, karadan ve denizden düzenlediği saldırılarda, 166 ev tamamen, bin 281 ev ise kısmen zarar gördü.

25 bin 390 yerleşim birimi kısmen, 3 bin 500 yerleşim birimi ise tamamen kullanılamaz hale geldi.

Kudra, İsrail'in Gazze Şeridi'ne saldırılarının 25'inci gününde ölü sayısının bin 363'e, yaralı sayısının ise 7 bin 80'e yükseldiğini kaydetti. Saldırıların başladığı 7 Temmuz'dan bu yana İsrail'in hava, kara ve denizden sürdürdüğü saldırılarında 315 çocuk, 166 kadın ve 58 yaşlı hayatını kaybetti.

mideast-palestinians-israel-conflict

RAMALLAH'TA PROTESTO

Öte yandan, Ramallah kent merkezindeki El-Menara Meydanı'nda bir araya gelen Filistinliler, Mısır ile Gazze arasındaki Refah Sınır Kapısı'nın tamamen açılmasını ve İsrail'in Gazze saldırılarının durdurulmasını talep etti.

Gazze'deki Filistinlilerin korunması konusunda "pasif bir tutum sergileyen" Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi karşıtı sloganlar atan göstericiler, saldırılar karşısında ''sessiz kalmakla'' suçladıkları Arap dünyasına da İsrail ile ilişkilerini kesmeleri ve ürünlerini boykot etmeleri çağrısında bulundu.

Batı Şeria'da 12 Haziran'da kaybolan 3 Yahudi yerleşimcinin 18 gün sonra ölü bulunmasının ardından Filistinli genç Muhammed Ebu Hudayr, 2 Temmuz'da Yahudi yerleşimciler tarafından kaçırılmış ve yakılarak öldürülmüştü. İsrail, olayların ardından 7 Temmuz'da "Koruyucu Hat" adı altında Gazze'ye havadan, 17 Temmuz Perşembe akşamı da karadan saldırıya geçmişti.

3229411407_5a13234702_o

SALDIRILARIN ORTASINDA DOĞAN GAZZELİ 'RANA BEBEK'

İsrail saldırıları nedeniyle Gazzeli bebek Rana, Filistinlilerin sığındığı okulda dünyaya gözlerini açtı. İsrail'in sivil yerleşim birimlerini vurması nedeniyle sığındığı okulda doğum yapan 24 yaşındaki anne Esma Sahvil, evinin vurulduğunu belirterek, "Herşeyimizi kaybettik. Bebek kıyafetleri ve beşik gibi doğum için yaptığım tüm hazırlıklar, bombalanan evimizde yandı" dedi.

Saldırılarda Beyt Hanun'daki evlerinin yıkıldığını ve 12 kişilik ailesiyle Gazze'nin kuzeyinde bulunan Şeyh Rıdvan Mahallesi'ndeki Huda adlı okula sığınmak ve bebeğini burada doğurmak zorunda kaldığını ifade eden Sahvil, bomba sesleri nedeniyle bebeğinin korkuyla uyandığına dikkati çekti.

Rama'nın babası Muhammed Sahvil de saldırılar nedeniyle Beyt Hanun'daki evlerini terketmek zorunda kaldıklarını vurgulayarak, eşinin doğumu öncesi yaşadıkları korku dolu anları şöyle anlattı:

"Kafam allak bullak olmuştu. Eşim doğurmak üzereydi. Kaldığımız bölgeye roketler düşüyor, çocuklar korkudan çığlık atıyordu. Saldırılar ve duman nedeniyle göz gözü görmez olmuştu. Panik haldeyken eşim ambulans çağırmamızı söyledi. Ambulans güçlükle gelerek bizi okula götürdü. Gidecek başka yer yoktu." 

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.