Bebeğin İlk Ayakkabısı Nasıl Olmalı?

Bebek gelişiminin ilk 1 yılı oldukça önem taşımaktadır. Ayaklar çok fazla büyüdüğü için bu yaşta alınacak ayakkabıların seçimi büyük önem kazanıyor.

Bebekler yürümeye başlamadan önce ayakkabıya ihtiyaç duymuyorlar ve bu dönemde ailelerin patikler, çoraplar, yumuşak tabanlar ve de ayağa uygun ısıyı veren seçimlere yönelmeleri tavsiye ediliyor.

BEBEK AYAKKABISI NE ZAMAN ALINMALI?

Bebeğinizin ilk adımı atma anı ile ilk ayakkabısını alma zamanı geldi. Ayaklarını çarpma gibi birtakım tehlikelere karşı korumak amacıyla evde de rahat ayakkabılar giydirilmesi uygun olarak değerlendiriliyor. Patiklerle ya da yalınayak yürüyebilir. Tabii ki, bastığı yerin ısısı da göz önüne alınmalı.

AYAKKABI ALIRKEN KULAĞINIZA KÜPE OLACAK TAVSİYELER

  • Günün sonuna doğru ayakkabıyı alın. Sabah ayakları daha rahatlamış olduğundan gün sonuna doğru %5 oranında genişlemiş olabilir.
  • Ayağın hava alabileceği seçimler yapılmalı (Kanvas, kumaş, hafif yumuşak deri). Sentetik, yapay deriden uzak durunuz, terleme yapabilir.
  • Ayakkabı tabanına bakın; esnek ve sıkı olsun, yumuşak ve bükülemez olmasın. Ayak taban boşluğunun hafif çıkıntılı ve kaymaz deri tabanlı olması uygundur.
  • Yüksek tabanlı ayakkabı tercih etmeyin. Ayağa tam olmasına bakın, parmakların sıkışmaması için genişliğine dikkat edin, içeride hareket alanı olmalı.
  • Ufak bir materyalle arka kısmına bakın, yeterli yer var mı, çok sıkı olup olmadığını kontrol edin. Çocuğunuzun yorum yapmasını beklemeyin, mağazada biraz yürütün ve daha sonra ayakkabısını çıkartıp ayağında rahatsız edici herhangi bir nokta olup olmadığına bakın (Kızarma, sıkıştırma gibi).
  • Çift düğüm atmak için ayakkabı bağlarının uzun olmasına dikkat edin.

ÇOCUKLARIN AYAK YAPILARI

Çocuğunuzun ayakları sürekli büyüyecektir. Devamlı gözlem altında olmalıdır. Çocuğunuzun ayak tabanı düztabanmış gibi görünebilir ya da yürürken ayaklarını içeri doğru basabilir. Çocuğunuzun her doktor kontrolünde ayaklarına baktırılmalıdır. Ayak problemleri küçük yaşta daha kolay düzeltilir. Çocukların ayakları hızla büyüdüğünden her hafta kontrol edilmelidir. 2 ya da 3 ayda bir daha büyük bir ayakkabıya ihtiyaç duyacaktır.

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.