Bebek Emzirirken Yapılan Yanlışlar

Çiçeği burnunda annelerin çoğunlukla doğum sonrası en büyük isteği, minik yavrularını anne sütüyle besleyip onu bu mucizevi besinden bolca faydalandırmak. Ancak kimi zaman gerek hurafeler, gerek zorunluluk gerekse bilmeden yaptıkları bazı yanlış davranışlar nedeniyle istemeden de olsa bunu gerçekleştiremiyorlar.

Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Demet Matben, “Anne sütü bebeğin psikolojik, fiziksel, motor ve zihinsel gelişimi için en uygun besindir. İlk 6 ay bebeğin tüm ihtiyaçlarını karşılayacak içeriktedir. Emzirme ve anne sütü, fiziksel ve zihinsel olarak bebeği büyütüp geliştirmesinin yanı sıra psikolojik olarak anne- bebek bağını kuracak ve böylece duygusal doyumu da sağlayacaktır” ifadelerini kullandı. Matben, 1-7 Ekim Dünya Emzirme Haftası kapsamında yaptığı açıklamada, emzirirken en sık yapılan 9 hatayı anlattı. Annelere önemli uyarılar ve tavsiyelerde bulundu.

1- HEMEN ZAYIFLAMAYA ÇALIŞMAK

Yapılan en büyük yanlışlardan biri annelerin emzirme döneminde, hamilelikte aldıkları fazla kilolardan kurtulmaya çalışmaları. Elbette diyetinize dikkat edin ama hızlıca zayıflama çabasına girmeyin. Çünkü emzirme sırasında annenin beslenmesi ve sıvı tüketimi süt üretimini doğrudan etkiliyor. Dengeli ve sağlıklı beslenme, süt, et, protein, sebze meyve tüketimi hem annenin sütünün miktarını hem de kalitesini belirtiyor.

2 - BEBEĞİ HER 3 SAATTE 1 EMZİRMEK

Her bebeğin emme ritmi farklı. O nedenle bebeğiniz her meme emmek istediğinde mutlaka emzirin hatta istiyorsa saat başı bile emzirebilirsiniz. İlle de 3 saatin dolmasını beklemeyin. Ancak ilk bir ayda, uyuyor olsa bile en geç 3-3.5 saatte bir mutlaka emzirin.

3- BEBEĞE SU İÇİRMEK

Anne sütü alan bebeğin ilk 6 ay su içmeye ihtiyacı yok. Çünkü anne sütünün yüzde 80’i sudan oluşuyor ve bebeğin su ihtiyacı anne sütü tarafından karşılanıyor. O nedenle 'Ya susuz kalırsa' endişesine kapılmayın ve özellikle ilk 6 ay bebeğinizi bol bol emzirin.

4- AĞIR EGZERSİZ YAPMAK

Emziren anneler ağır egzersizden mutlaka kaçınmalı. Çünkü ağır spor ve egzersiz sütte laktik asidi artırdığı için bebek anne sütünü reddedebiliyor. Emziren anneler için; pilates, yürüyüş ve hafif egzersiz daha uygun.

5- 'SÜTÜM YETMİYOR' ENDİŞESİYLE MAMA VERMEK

Matben “Doğum sonrası ilk gelen süt (kolostrum) bir tatlı kaşığı kadardır ve bebeğe yeter. Düzenli emzirme denemeleri ile süt, 3-4 günde yeterli miktarda gelmeye başlayacaktır, kaygılanmayın. Bebeğiniz yeterli kilo alıyor ve yaşına uygun miktarda idrar ve dışkı çıkarıyorsa bu, sütünüzün yeterli olduğunu gösterir. Bebek bazen açlıktan değil duygusal ve fiziksel temas isteğiyle de sık emmek isteyebilir. Doktorunuza danışmadan, 5 aydan önce 'sütüm az' kaygısı ile ek gıdaya başlamayın” diye uyardı.

6- BEBEĞE VİTAMİN TAKVİYESİNDE BULUNMAK 

Anne sütü ile beslenen bebeğin vitamin ihtiyacı bulunmuyor. Sadece ilk bir yıl güneşten alması gereken D vitaminini kullanması yeterli. Diğer vitamin ihtiyaçları anne sütü ile karşılanıyor.

7- ‘KİLO ALIRIM’ DİYE EMZİRMEMEK 

Yapılan yanlışlardan biri de ‘kilo alacağım’ endişesiyle emzirmeyi erken kesmek. Oysa emzirme rahmin daha iyi toparlanmasına, vücudun sıkılaşmasına yardımcı oluyor. Sağlıklı ve dengeli beslenmek koşuluyla emzirme, kilo aldırmaz.

8- PARFÜM VEYA KOKULU SABUN KULLANMAK 

Emzirme sürecinde anneler için; vücudunun kokusunu değiştirecek deterjan, kokulu sabun veya parfüm kullanımı doğru değil. Bebek, annenin kokusunu yabancılayıp memeyi reddedebilir.

9- ‘CANIM YANIYOR’ DİYEREK EMZİRMEYİ BIRAKMAK

Matben, “Emzirirken canınızın yanma nedeni; bebeğin meme ucunu doğru şekilde alamamasıdır. Sadece en ucunu alırsa işlem acılı olur. Emme pozisyonunuzu değiştirip, meme ucundaki kahverengi kısmı bebeğin ağzına vererek doğru pozisyon ve acısız emzirme sağlanabilir” şeklinde konuştu.

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

  • Emzirme Döneminde en önemlisi anne beslenmesidir. Anne ne kadar beslenirse bebeğe o kadar çok süt gelir.

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.