Bedir Şehitliği

Bedir nerededir? Bedir Savaşı’nda kaç Müslüman şehit oldu? Bedir Savaşı şehitleri ve Bedir şehitliği.

Bedir, Medine’nin 160 km. kadar güneybatısında, Kızıldeniz sahiline 30 km. uzaklıkta, Medine- Mekke yolunun Suriye kervan yoluyla kesiştiği yerde bulunan küçük bir kasaba idi. Halkı, burada konaklayan kervanlardan hizmetleri karşılığında elde ettikleri parayla ve hayvancılıkla geçimlerini sağlıyordu.

Hicretin ikinci yılı Ramazan ayında, Allah’ın Rasûlü, Ebû Süfyan’ın yönetiminde bir Kureyş ticaret kervanının Şam’dan dönmekte olduğunu haber aldı. Kervanın geliriyle müslümanlara karşı ordu hazırlayacaklardı. Kervan’ın önünü Bedir’de kesmek üzere 305 kişilik bir sahâbe ordusuyla Bedir yakınlarına gelen Allah’ın Elçisi, kervanın sahil yolundan uzaklaşıp Mekke tarafına geçtiğini öğrenmiş, ancak bu arada Mekke’de hazırlanan bin kişilik bir müşrik ordusu, Ebû Cehil’in komutasında Bedir’e yaklaşmıştı. Bu yeni durumda, ya kervan izlenecek ya da yaklaşan Kureyş ordusu ile savaşılacaktı. Sahabe, kendilerinden üç kat daha güçlü olan bir ordu ile çarpışmak için hazırlıklı değildi. İstişareler sonucunda, Nebî (s.a.s); “Kervan deniz sahilinden geçip gitmiştir. Şu Ebû Cehil ise bize yönelmiştir.” dedi. Ensardan Sa’d İbn Ubâde: “Ey Allah’ın Rasûlü! Sen emrine bak, onu uygula. Vallahi Aden’e gitsen, ensardan kimse geri kalmaz” dedi. Sa’d İbn Muaz da şöyle dedi: “Biz sana iman etmişiz, seni tasdik etmişiz. İstediğin yere git. Allah’a yemin olsun ki, sen bize şu denizi gösterip içine dalsan, bizden hiçbir kimse geri kalmamak üzere hepimiz birlikte dalarız. Biz savaş zamanında sabır ve sebat eden, düşmanla karşılaşınca da sadakatten ayrılmayan kişileriz. Haydi bizi Allah’ın bereketine doğru götür.” Bu duruma sevinen Hz. Peygamber: “Haydi yürüyün Allah’ın bereketine doğru. Size müjde veririm ki Allah, iki topluluktan birisinin sizin olacağını bana kesin olarak va’d etmiştir. Vallahi ben Kureyş müşriklerinin düşecekleri yerleri görüyor gibiyim.” buyurdu. Bu arada savaş taktiği olarak, Habbab İbn Eret’in tavsiyesi üzerine su kaynağını kontrol edecek bir yere mevzilendiler.

BEDİR SAVAŞI ŞEHİTLERİ

Düşmanla karşılaşınca, ikili çarpışmaların ardından yapılan genel savaş, Müslümanların kesin zaferiyle sonuçlandı. Müşrikler Ebû Cehil başta olmak üzere yetmiş ölü verdi. Müslümanların kaybı ise 14 kişi idi. Yetmiş kişi de esir alınmış ve çeşitli ganimetler ele geçirilmişti. Esirlerden malî durumlarına göre, kişi başına 1000-4000 dirhem (5 dirhem bir koyun parası) kurtuluş fidyesi alındı. Bazı esirlerin karşılıksız olarak, okuma yazma bilenlerin de on müslümana okuma yazma öğretme karşılığında serbest bırakılmasına karar verildi. Hz. Peygamber şehitlerin namazlarını kılarak onları defnettirdi. Kureyş’in ölülerini de gömdürdü.

Bedir savaşında, mü’minlere Yüce Allah tarafından önce bin melekle yardım sözü verilmişken,[1] bu sayı Kürz İbn Cabir el-Muhâribî’nin de müşriklere yardım edeceği haberi üzerine üç bine çıkarılmış,[2] Müslümanlar sabreder ve bu arada beklenmedik bir saldırıya uğrarlarsa yardımcı melek sayısının beş bine kadar çıkabileceği açıklanmıştır.[3] Bu savaşa katılanların günahlarının bağışlandığı Allah tarafından bildirilmiştir.[4]

Dipnotlar:

[1] bk. Enfâl, 8/9. [2] bk. Âl-i İmrân, 3/124. [3] bk. Âl-i İmrân, 3/125. [4] bk. Buhârî, Megâzî, 9, 46; Müslim, Fezâilü’s-sahâbe, 161.

Kaynak: Prof. Dr. Hamdi Döndüren, Delilleriyle İslam İlmihali, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

BEDİR SAVAŞI

Bedir Savaşı

MEDİNE’DE GEZİLECEK YERLER

Medine’de Gezilecek Yerler

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.