Bediüzzaman Said Nursi'nin Talebelerinden Mehmet Fırıncı Efendi Son Yolculuğuna Uğurlandı

Tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybeden İstanbul İlim ve Kültür Vakfı ile Nur Vakfı Başkanı Mehmet Fırıncı'nın cenazesi toprağa verildi.

Mehmet Fırıncı için Eyüp Sultan Camisi'nde öğle vakti düzenlenen cenaze törenine çok sayıda siyasi ve vatandaşlar katıldı.

Cenaze töreni öncesinde sevenleri Fırıncı'nın tabutu başında dua ederken, İstanbul İlim ve Kültür Vakfı Başkanvekili Said Yüce ise taziyeleri kabul etti.

Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, kıldırdığı cenaze namazının ardından bir tezkiye konuşması gerçekleştirdi. Fırıncı ile en son Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi'nin açılışında görüştüklerini dile getiren Erbaş, "Gözleri yaşarırcasına büyük bir bahtiyarlık ve mutluluk, adeta yılların beklentisinin gerçekleştirilmiş olmasındaki o duyguyu gözlerinden okuduğumuz büyük bir zat. Rabb'im kendisinden razı olsun." dedi.

Fırıncı'nın cenazesi , Eyüp Sultan Camisi haziresine defnedildi.

MEHMET FIRINCI EFENDİ KİMDİR?

Asıl adı Mehmet Nuri Güleç olan, aynı zamanda İstanbul İlim ve Kültür Vakfı ile Nur Vakfı Başkanı olan Fırıncı, bir süredir özel bir hastanede tedavi görüyordu.

Durumu son günlerde gittikçe ağırlaşan ve böbrek rahatsızlığı da yaşayan Fırıncı, dün sabaha hayatını kaybetmişti. İstanbul İlim ve Kültür Vakfından yapılan açıklamada, "Bediüzzaman Hazretlerinin talebesi muhterem Mehmed Fırıncı ağabey Hakkın rahmetine kavuştu. 92 yıllık ömrünü Kur’an ve iman hizmetinde geçiren, tevazuu, şefkati, nezaketi ile gönüllerde taht kuran, asrımızın mühim bir Kur’an tefsiri olan Risale-i Nur’ların neşriyatında ve birçok dünya diline çevrilmesinde çok önemli hizmetler gören muhterem ağabeyimizi Rahmet-i Rahmana uğurladık. Cenaze namazı 4 Ekim Pazar günü öğle namazında Eyüp Sultan Camiinde kılınacak. Sayın Cumhurbaşkanımızın tensipleriyle Eyüp Sultan Cami haziresine defnedilecektir." ifadeleri kullanılmıştı.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.