Belâ ve Musîbetleri Bertarâf Etmenin Yolu

Belâ ve musibetlere karşı en önemli kozumuz nedir? Müslüman belâ ve musibet halinde neye tutunmalıdır? Sahabe bu gibi durumlarda ne yaptı?

Dünyada daimî iptilalar var, problemler var, medcezirler var. Bu iptilaları ve musibetleri sabırla bertaraf etmek gerekir. Resûlullah Efendimiz bunu telkin etti. Ashâb-ı kirâm da karşılaştıkları musibetler karşısında büyük sabır gösterdiler. Yani, imtihan âleminde devamlı iptilâ ve musibetle karşı karşıyayız.

Fakat ahiret iptilâsı, ahiret musibeti, dünyevî musibetlerden daha beterdir. Câbir bin Abdullah (r.a.) ne buyuruyor? “O gün,” diyor, “sert ve belalı bir gündür.” Kurtuluş yok...

Yine Tebük Seferi’nde, kalbinde nifak âleti bulunanlar, “Bu sıcakta sefer mi yapılır?” dediler. Cenâb-ı Hak, Tevbe Sûresi'nde onlara şöyle buyurdu:
“Cehennem ateşi daha sıcaktır!”1

Demek ki her zorluk karşısında Cenâb-ı Hak bizden sabır istiyor. Sabredenlerle Cenâb-ı Hak beraberdir. Sabır her hususta zaruridir:

  • İbadette sabır,

  • Camiye gidip cemaatle namaz kılmakta sabır,

  • Günahların cazibesine, haramların lezzetine ve nefsânî arzulara mukavemet göstermek de sabır,

  • Musibetlere, çilelere, belâlara karşı rızâyı zedelemeden gönül hoşluğunu muhafaza için sabır,

  • Varlıkta, nefsânî arzulara temayülün arttığı bir imkân içinde ayağın kaymaması için sabır,

  • Yoklukta, fakirliğin küfre yaklaştığı hengâmda, itikadı sarsmadan haram yollara tevessül etmemek için sabır...

Onun için Cenâb-ı Hak buyuruyor:
“Ey iman edenler! Sabır ve namaz ile Allah’tan yardım dileyin. Şüphesiz Allah, sabredenlerle beraberdir.”2

Resûlullah Efendimiz, her türlü iptilâya ve probleme sabretti. Her vesileyle namaz kıldı. Hiçbir zaman sabırsızlığa, bezginliğe düşmedi. Sonunda selâma, kurtuluşa nâil oldu. Bizi de Cenâb-ı Hak o kurtuluşa nâil eylesin, inşâallah.

Âyet-i kerîme nettir:
“Şüphesiz zorlukla beraber bir kolaylık vardır.”3

Bu dünyadaki zorlukların yanında da bir ahiret –ebedî saadet– vardır.

Dipnotlar:

1- Tevbe Suresi, 81. Ayet
2- Bakara Suresi, 153. Ayet
3- İnşirah Suresi, 6. Ayet

İslam ve İhsan

MUSİBETLERE KARŞI NE YAPMALIYIZ?

Musibetlere Karşı Ne Yapmalıyız?

BELA VE MUSİBETLERE SABRETMENİN MÜKAFATI

Bela ve Musibetlere Sabretmenin Mükafatı

GÜÇLÜKLE BERABER KOLAYLIK VARDIR

Güçlükle Beraber Kolaylık Vardır

ZORLUKLARA SABIR VE TAHAMMÜL GÖSTERMENİN FAZÎLETİ

Zorluklara Sabır ve Tahammül Göstermenin Fazîleti

EN GÜZEL SABIR ÖRNEKLERİ

En Güzel Sabır Örnekleri

SABIR NELER KAZANDIRIR?

Sabır Neler Kazandırır?

SABIR İLE İLGİLİ AYETLER VE HADİSLER

Sabır İle İlgili Ayetler ve Hadisler

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.