Beşikten Mezara Hayatımızın Her Alanında
Hak din olan İslâm ise mükelleflerin sadece ibâdet hayatını tanzim etmez. Fertten aileye, aileden topluma, hususî hayattan sokağa ve meydanlara, yeme-içmeden iktisâda, hayatın her safhasında; mü’minin hayatını en güzel, en ideal ölçülerle düzenler. Mükelleflerin bütün fiilleri hakkında hüküm inşâ eder.
Allah katında hak din İslâm’dır. Peygamber Efendimiz; son hak din olan İslâm’ı, yeryüzünde bütün insanlığa son çağrı ve son ilâhî davet olarak tâlim ve îlân buyurmuştur.
Müslüman fert ve toplum; bu aslî kültür içinde yaşamalı, İslâm şahsiyetinde neşv ü nemâ bulmalıdır.
Kültürün esası, üç unsurdan müteşekkildir:
DİN DİL VE TARİH
Esas kültür; din, dil ve tarih şuuruna sahip olabilmektir. Çünkü fert ve toplumlar, hayâtiyetlerini, ancak; din, dil ve tarih kültürüyle devam ettirebilirler.
DÎNin muhtevâsı, hayatın her safhasını kapsar. İki cihan saâdeti gayesini gerçekleştirmek üzere, her suâle cevap verir. Bu cevaplar manzûmesi içinde de asla tezat bulundurmaz. Sistemli ve muntazamdır. Mükemmeldir. Zü’l-cenâheyndir, yani hem dünyada hem âhirette müntesibine saâdet va‘deder ve bunu gerçekleştirir.
Günümüzün, âhireti unutturan modern câhiliyyesinde; vicdanlara ve ibâdethânelere hapsedilmiş, ahlâk umdelerinden ibaret, ılıman diye adlandırılan bir din anlayışı vardır.
Şeriat ve ahkâmdan uzak «deizm» ve ahkâmı emekli etme cehâleti olan «tarihselcilik» gibi bâtıl anlayışlar ortaya atılmaktadır.
Hak din olan İslâm ise mükelleflerin sadece ibâdet hayatını tanzim etmez. Fertten aileye, aileden topluma, hususî hayattan sokağa ve meydanlara, yeme-içmeden iktisâda, hayatın her safhasında; mü’minin hayatını en güzel, en ideal ölçülerle düzenler. Mükelleflerin bütün fiilleri hakkında hüküm inşâ eder.
Din, kâinâtın ve insanın yaratılış gayesini idrâk etmemizi sağlar. Kundak ile kefen arasındaki hayatın bütün muhtevâsını, her köşesini tanzim eder. Hattâ aldığımız nefese, attığımız adıma kadar…
Din; insanı, dünyada vicdan huzuruna, âhirette ise ebedî saâdete hazırlayan kanun ve kāideler manzûmesidir.
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Yüzakı Dergisi, Yıl: 2017 Ay: Ekim Sayı: 152