Beyyine Suresi 2. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri

Kuran Meali ve Tefsiri

Beyyine Suresi 2. ayeti ne anlatıyor? Beyyine Suresi 2. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...

Beyyine Suresi 2. Ayetinin Arapçası:

رَسُولٌ مِنَ اللّٰهِ يَتْلُوا صُحُفًا مُطَهَّرَةًۙ

Beyyine Suresi 2. Ayetinin Meali (Anlamı):

Bekledikleri o delil, Allah tarafından gönderilen bir peygamberdir ki, onlara tertemiz Kur’an sayfalarını okumaktadır.

Beyyine Suresi 2. Ayetinin Tefsiri:

Resûlullah (s.a.s.), peygamber olarak gönderilmeden önce Arap Yarımadası’nda kâfir iki grup vardı. Birincisi “Ehl-i kitap” olanlar, ikincisi “müşrikler”dir.  Ehl-i kitaptan maksat, tahrif edilmiş olsa da ellerinde ilâhî bir kitap bulunan ve ona inanan kimselerdir. Genel mânada söyleyecek olursak yahudi ve hıristiyanlardır. Kur’ân-ı Kerîm yahudilerin “Uzeyr Allah’ın oğludur” diyerek küfre düştüklerini (bk. Tevbe 9/30); hıristiyanların da “Allah Meryem oğlu Mesih’tir” (bk. Mâide  5/17) ve “Allah üçün üçüncüsüdür” (bk. Mâide  5/73) diyerek kâfir olduklarını haber verir. Aslı itibariyle bunların dinleri de tevhid dini olmakla birlikte, sonradan bunu bozmuşlardır. Müşriklerden maksat ise, hiçbir peygambere inanmayan ve hiçbir kitabı bulunmayan kimselerdir. Bunların asıl dini de şirk diniydi. Tevhidi kesinlikle red ve inkâr ediyorlardı. Her iki grup da Peygamberimiz gönderilmeden önce küfür üzere bulunuyorlardı. Çünkü onları doğru bir inanca çağıracak ne önlerinde ilâhî bir rehber, bir peygamber vardı; ne de ellerinde onlara doğru inancı öğretecek bozulmamış, sağlam ilâhî bir kitap kalmıştı. Hepsi bir şekilde yanlış bir yola saparak küfre düşmüşlerdi. Öyle koyu bir küfür karanlığı içinde bulunuyorlardı. Eğer Allah Teâlâ merhamet buyurup, hakikatin apaçık bir delili olan Âhir Zaman Peygamberi (s.a.s.)’i göndermeseydi, onlar kıyâmete kadar o küfür karanlığı içinde kalacaklar, bütün benlikleriyle sarıldıkları o küfür halinden hiçbir zaman ayrılıp kurtulmaları mümkün olmayacaktı. Allah’tan büyük bir lutuf olarak Peygamberimiz (s.a.s.) geldi. Kur’an’ı getirdi. Her türlü yalan, şüphe, sapıklık, yanlışlık ve eksikliklerden uzak tertemiz sahifelerden ibaret olan; içinde en sağlam, dosdoğru, hakkı bâtıldan ayıran âyetler, ilâhî hükümler bulunan Kur’ân-ı Kerîm’i okudu. Onun mânalarını tefsir ve beyân etti. Onun itikâdî, amelî, ahlâkî… bütün hükümlerinin nasıl tatbik edileceğini bizzat yaşayarak öğretti.

Ama ne var ki:

Beyyine Suresi tefsiri için tıklayınız...

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri

Beyyine Suresi 2. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler için tıklayınız...