Beyyine Suresi 3. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri
Beyyine Suresi 3. ayeti ne anlatıyor? Beyyine Suresi 3. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...
Beyyine Suresi 3. Ayetinin Arapçası:
ف۪يهَا كُتُبٌ قَيِّمَةٌۜ
Beyyine Suresi 3. Ayetinin Meali (Anlamı):
Onun okuduğu sayfalarda her bakımdan mükemmel, dosdoğru ve çok kıymetli hükümler bulunmaktadır.
Beyyine Suresi 3. Ayetinin Tefsiri:
Resûlullah
(s.a.s.), peygamber olarak gönderilmeden önce Arap Yarımadası’nda kâfir iki
grup vardı. Birincisi “Ehl-i kitap” olanlar, ikincisi “müşrikler”dir. Ehl-i kitaptan maksat, tahrif edilmiş olsa da
ellerinde ilâhî bir kitap bulunan ve ona inanan kimselerdir. Genel mânada
söyleyecek olursak yahudi ve hıristiyanlardır. Kur’ân-ı Kerîm yahudilerin “Uzeyr
Allah’ın oğludur” diyerek küfre düştüklerini (bk. Tevbe 9/30); hıristiyanların
da “Allah Meryem oğlu Mesih’tir” (bk. Mâide 5/17) ve “Allah üçün üçüncüsüdür” (bk. Mâide
5/73) diyerek kâfir olduklarını haber
verir. Aslı itibariyle bunların dinleri de tevhid dini olmakla birlikte,
sonradan bunu bozmuşlardır. Müşriklerden maksat ise, hiçbir peygambere
inanmayan ve hiçbir kitabı bulunmayan kimselerdir. Bunların asıl dini de şirk
diniydi. Tevhidi kesinlikle red ve inkâr ediyorlardı. Her iki grup da
Peygamberimiz gönderilmeden önce küfür üzere bulunuyorlardı. Çünkü onları doğru
bir inanca çağıracak ne önlerinde ilâhî bir rehber, bir peygamber vardı; ne de
ellerinde onlara doğru inancı öğretecek bozulmamış, sağlam ilâhî bir kitap
kalmıştı. Hepsi bir şekilde yanlış bir yola saparak küfre düşmüşlerdi. Öyle
koyu bir küfür karanlığı içinde bulunuyorlardı. Eğer Allah Teâlâ merhamet
buyurup, hakikatin apaçık bir delili olan Âhir Zaman Peygamberi (s.a.s.)’i
göndermeseydi, onlar kıyâmete kadar o küfür karanlığı içinde kalacaklar, bütün
benlikleriyle sarıldıkları o küfür halinden hiçbir zaman ayrılıp kurtulmaları
mümkün olmayacaktı. Allah’tan büyük bir lutuf olarak Peygamberimiz (s.a.s.)
geldi. Kur’an’ı getirdi. Her türlü yalan, şüphe, sapıklık, yanlışlık ve
eksikliklerden uzak tertemiz sahifelerden ibaret olan; içinde en sağlam,
dosdoğru, hakkı bâtıldan ayıran âyetler, ilâhî hükümler bulunan Kur’ân-ı Kerîm’i
okudu. Onun mânalarını tefsir ve beyân etti. Onun itikâdî, amelî, ahlâkî… bütün
hükümlerinin nasıl tatbik edileceğini bizzat yaşayarak öğretti.
Ama
ne var ki:
Beyyine Suresi tefsiri için tıklayınız...
Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri
Beyyine Suresi 3. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler için tıklayınız...