Bildikleriyle Amel Etmeyen Alimler

İLİM

Cenâb-ı Hak, ilimlerini dünyevî ve nefsânî menfaatlerine âlet eden, bildikleriyle kendileri amel etmeyen âlimleri Kur’ân-ı Kerîm’inde; “kitap hamallığı yapan merkepler” olarak tasvir eder. İhlâs ve takvâdan uzak, gâfilâne amel işleyenlere de “yazıklar olsun” buyurur. 

İlmin hakîkati, yaşanmasıyla ortaya çıkar. Bildiklerini tatbik etmeyen âlim, “kitap yüklü merkep” [1] misâli, mânâsız bir hamallık yapar. İlim, kişiyi Hakk’a, hakîkate, takvâya, sâlih amellere sevk ediyorsa ilimdir. Yoksa Şeytan’da da ilim vardı, Kârun da ilim sahibiydi. Fakat ilim, benliklerini palazlandırıp, onları dehşetli bir kibir ve gurura sürüklemişti.

PEYGAMBER EFENDİMİZ'İN DUASI

Bu bakımdan ilim, lâyıkıyla hazmedilip amele dönüşmez, ahlâka yansımazsa, bütün emekler israf olmuş demektir. Peygamber Efendimiz -sallâllahu aleyhi ve sellem- böyle bir ilimden Allâh’a sığınmıştır:

“Allâh’ım! Fayda vermeyen ilimden, huşû duymayan kalpten, doymak bilmeyen nefisten ve kabul edilmeyen duâdan Sana sığınırım.” (Müslim, Zikir, 73; Nesâî, İstiâze, 13, 65)

İmâm Gazâlî Hazretleri şöyle buyurur:

“Ömrünün sonuna bir hafta kaldığını öğrensen, bu kısacık zamanda mutlakâ sana faydalı olacak bir ilimle uğraşırsın. Hemen kalbini yoklar, dünyevî ihtiras ve menfaatlerle alâkanı kesersin. Güzel huylarla bezenmeye çalışırsın. Hâlbuki insanın kavuştuğu her gün ve gecede ölmesi mümkün ve muhtemeldir. Öyleyse, seni Allâh’ın azameti karşısında duygulandırıp mâneviyâtını düzeltecek ilimlerle meşgul ol!”

SELMAN-I FÂRISÎ VE ARKADAŞI

Selmân-ı Fârisî -radıyallahu anh-, Dicle kenarında yürürken, yanındaki arkadaşı eğilip su içmişti. Selman -radıyallahu anh-:

“Haydi, bir daha iç!” dedi. Arkadaşı:

“Kandım!” cevabını verdi. Hazret-i Selman:

“Peki, içtiğin suyun nehirden bir şey eksilttiğini söyleyebilir misin?” diye sordu. Arkadaşı:

“Hayır.” dedi. Bu sefer Selman -radıyallahu anh-:

“İşte ilim de böyledir, tükenmez. O hâlde, sana fayda verecek ilmi öğren!” tavsiyesinde bulundu. (Ebû Nuaym, Hilye, I, 188)

Dipnot: [1] Bkz. el-Cum’a, 5.

Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Hakka Adanmış Gençlik, Erkam Yayınları