Bir Diriliş Gecesi
15 temmuzu 16 temmuza bağlayan gece Türkiye'nin kader gecesi oldu. Askeri darbenin engellendiği gece âdeta bir diriliş gecesiydi.
15 temmuz.
Türkiye’nin, sabahına yeniden doğduğu gece.
Milli Mücadele’den sonra ezanın, bayrağın, imanın, vatanın yeniden aynileştiği, birbirine sarıldığı ve bir İslam yurdunun bir milletin bağrından çıkan haykırışla yeniden “Ben varım” dediği gece.
15 Temmuz.
Sütçü İmam’ın, Rıdvan Hoca’nın, Çanakkale şehitlerinin vatan savunması için torunlarının şahsında yeniden bedenlendiği gece.
Rıdvan Hoca ki, Maraş’ta, Ulucami’de, minberde “Kalede Fransız bayrağı dalgalanırken bize Cuma namazı kılmak caiz değildir” diyen kahraman hocadır, onun bu çığlığı ile kaleye tırmanan yiğitlerin elindeki albayrak yeniden doğdu adeta 7’den 70’e bütün bir milletin bağrında.
15 Temmuz.
Bu ülke toprağının yeniden mübarek şehid kanı ile buluştuğu ve yeniden diriler kervanına katıldığı gece.
Şehadet duygusunun, bütün fesat fırtınalarına karşı bu topraklarda, bu toprağın çocuklarının yüreğinde hala ölmediğinin kanıtlandığı gece.
Şairin “Şehidler tepesi boş değil” haykırışının bir kere daha ispatlandığı gece.
15 Temmuz.
Ezanların, salaların, “Ya Allah bismillah, Allahüekber” nidalarının ebedi bir İslam mührü olarak bu ülke insanının yüreğine kazındığı gece.
15 Temmuz.
Bir diriliş gecesi.
Ve 15 Temmuz.
İslam’a hizmet diye yola çıkan bir hareketin fesada dönüştüğü ve Müslüman bir milletin iradesine karşı savaşa sokulduğu bir intihar gecesi.
Bir yanda diriliş, bir yanda intihar.
15 Temmuz.
Bir koca topluluğun göz bağcılığı ile, millet – ümmet bütününden koparıldığı ve İslam’ın diriliş seyrinden ürken küresel güçlerin hesaplarına toka edildiği gece. Bir tükeniş gecesi 15 Temmuz aynı zamanda.
15 Temmuz.
İslam’dan yola çıkanların İslam üzerinde sabit kadem olmasının, yola çıkış kadar hayati olduğu, kalb kaymalarına karşı müteyakkız olmanın, bazan bir “iman değeri”nde olduğunun ispatlandığı gece.
15 Temmuz.
Birilerinin bayraktan koptuğu gece, ezandan koptuğu, salalardan koptuğu, vatandan koptuğu, ümmet bütünlüğünden koptuğu gece.
15 Temmuz.
İslam dışında birilerini dost ve veli edinmenin, kalbleri nasıl bir fesat çukuruna sürükleyebileceğinin ayan beyan ortaya çıktığı gece.
15 Temmuz.
Bir İslam vatanını yere çöktürdükten sonra dünyada vatan aramanın nasıl bir çılgınlaşma olduğunu ortaya koyan akıl tutulmasının, zihni tefessühün, basiret tükenişinin dibe vurduğu gece.
15 Temmuzdan önce 15 Temmuzdan sonra.
Bir diriliş bir çürüyüş.
Büyük bir ibret. Büyük bir ikaz. Yanıbaşımızda ateşe düşen, yeni bir yol oluşturmak için uğraşırken ümmet bütünlüğünden koparılmış insanları görmenin acısı.
Kalblere mukayyet olma zarureti.
Sırat-ı müstekıymde durabilme gayreti.
15 Temmuz için milletin destanı yazılsa sezadır.
Ve 15 Temmuzda birileri için mersiye yazılsa sezadır.
Çaldılar, çaldılar, çaldılar ya... Sonunda yürekleri çalındı çalanların... Yazık. Ümmet bütünlüğünden çalındı bir topluluk.
15 Temmuz.
La galibe illallah.
Yüreklerine bunu yazanlar kaybetmezler.
Bayraklarımız, şehidlerin kanının remzi olarak hiçbir zaman kaybetmeyenlerin sembolüdür.
Bayrak millet. Mü’min millet.
Yaşasın millet!
Kaynak: Ahmet Taşgetiren, Altınoluk Dergisi, Eylül 2016, 367. Sayı
YORUMLAR