Bir Hikâye Nice Hisse
Hak dostlarından Mevlânâ Hazretleri’nin Mesnevi’de nice sır ve hikmetlerle yaratılan dünyada şuursuz ve gafilce yaşayan insanların hâlini anlattığı ibretlik kıssa...
Cenâb-ı Hak, mahlûkātı, tefekküre medâr olacak şekilde çeşit çeşit yaratmıştır. Milletlerin atasözleri, deyimleri, darb-ı meselleri; müşâhede ve tefekkür ettiği hayvanâtın intibâlarıyla doludur.
Hak dostlarından Mevlânâ Hazretleri, nâmütenâhî sır ve hikmetler meşheri olan şu cihanda hantal bir kalp ile dolaşan, varlıklardaki ilâhî mesajları alık ve abus bir çehreyle seyredip geçen gâfillerin hâlini şu teşbih ile ifâde eder:
“Bir gün, (zamanının medeniyet merkezi olan) Bağdat şehrine bir öküz geldi ve şehri baştanbaşa dolaştı.
Ancak o muhteşem güzellikler, lezzetler ve sanat hârikaları arasında ancak ve ancak yol kenarındaki kavun ve karpuz kabukları dikkatini çekti.
Zâten öküz ile merkebin seyrine lâyık olan şey; ya yola dökülüp saçılan samandır, ya da yol kenarlarında biten çayır çimendir!” (Mesnevî, c. 4, beyt: 2377-2379)
Bu misalde de görüldüğü üzere; nefis rûhun ahvâlinden bîhaber olduğu gibi, ruh da nefsin, samana, karpuz ve kavun kabuklarına düşkünlüğüne bir mânâ veremez. Onu ötelere çağırır.
Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Tefekkür, Erkam Yayınları