Bir İnsan Hakkı İhlali Olarak Gıybet

Gıybet; zayıf, zelil, manen ve ahlaki açıdan düşük mertebede olan insanların sergileyeceği bir davranıştır. Gıybet eden insan, kul hakkı yüklenmiş ve büyük günah işlemiş olur. Gıybeti yapılan kimse hakkını helal etmedikçe kişi gıybetin günahından kurtulamaz. Çünkü gıybet etmek kul hakkına girmektir, kul hakkını ise Allah bağışlamaz.

İslam dini, sosyal ilişkilere, kişilik haklarının korunmasına büyük önem vermiş; güven, huzur ve barış ortamını yok eden, insan onurunu zedeleyen, toplumda dargınlık ve düşmanlıklara yol açan, sosyal ilişkilere zarar veren, temel hakları ihlal eden fiil ve davranışları yasaklamıştır.

“Ey iman edenler! Zannın birçoğundan sakının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurlarını ve mahremiyetlerini araştırmayın. Birbirinizin gıybetini yapmayın. Herhangi biriniz ölü kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz!…” (Hucurât, 49/12) Bu ayet-i kerimede Yüce Allah, kişilik haklarını ihlal eden üç davranıştan sakınılmasını emretmektedir: Kötü zanda bulunmak, insanların gizli hâllerini araştırmak ve gıybet etmek. Bunlar; kişilik haklarını ihlal eden, toplumun huzur ve güvenini sarsan, kişi ve toplum hayatında derin yaralar açan manevi hastalıklardır. Özellikle gıybet çok çirkin bir davranıştır. Bu çirkinliği Yüce Allah, “ölü eti yeme”ye benzeterek günahının büyüklüğünü beyan etmiş, müminleri bu davranıştan uzak durmaları noktasında uyarmıştır.

Gıybet; zayıf, zelil, manen ve ahlaki açıdan düşük mertebede olan insanların sergileyeceği bir davranıştır. Gıybet eden insan, kul hakkı yüklenmiş ve büyük günah işlemiş olur. Gıybeti yapılan kimse hakkını helal etmedikçe kişi gıybetin günahından kurtulamaz. Çünkü gıybet etmek kul hakkına girmektir, kul hakkını ise Allah bağışlamaz.

Diyanet Aile Dergisi olarak aklını kullanan, ahirete iman eden Müslüman, gıybet belasından kendisini korumalıdır, dedik ve dosya konumuzda bir insan hakkı ihlali olan gıybet konusunu derinlemesine ele aldık. Meral Günel, “Sözün Hakkını Yemek: Gıybet” adlı yazısında “Bir insanı arkasından çekiştirdiğimiz zaman, yanımızda olmadığından dolayı kendisini savunamaz hâle getirmiş oluruz. Bu nedenle yalan, dedikodu, iftira ve alay söz emanetine ihanettir. Dilin kötüye kullanımıdır.” dedi; hayırda yarışmanın, faydalı ve salih amelleri günlük hayatımızın merkezine almanın dedikoduya karşı en güçlü silah olduğuna; insanı, şeytan ve avanesi için kolay av olmaktan koruyacağına işaret etti. Hatice Ebrar Akbulut, “’Varlığın Evi’nden Kovulmak” yazısıyla dosyamıza katkı sundu. Dr. Muhammed Salim Danış, gıybetin mahremiyete etkisi ve muhtemel zararları hakkında bizleri bilgilendirdi. Bu ayki söyleşimizi ise Yeşim Tonbaz Güler ile “Sinema Üzerine…” gerçekleştirdik.

Sizleri yılın son sayısıyla baş başa bırakırken 2025 yılında bütün insanlığın huzur, barış ve sağlık dolu bir yıl geçirmesini temenni ediyoruz.

Kaynak: Dr. Lamia LEVENT ABUL, Diyanet Aile Dergisi - Aralık 2024

 

İslam ve İhsan

GIYBET NEDİR? GIYBET (DEDİKODU) İLE İLGİLİ AYET VE HADİSLER

Gıybet Nedir? Gıybet (dedikodu) İle İlgili Ayet ve Hadisler

GIYBET NEDİR? GIYBETTEN NASIL SAKINMALIYIZ?

Gıybet Nedir? Gıybetten Nasıl Sakınmalıyız?

“GIYBET NEDİR, BİLİR MİSİNİZ?” HADİSİ

“Gıybet Nedir, Bilir misiniz?” Hadisi

GIYBET ETMENİN CAİZ OLDUĞU DURUMLAR

Gıybet Etmenin Caiz Olduğu Durumlar

GIYBET ETMENİN HÜKMÜ NEDİR?

Gıybet Etmenin Hükmü Nedir?

GIYBETİN SEBEPLERİ NELERDİR?

Gıybetin Sebepleri Nelerdir?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.