“Biz İnsana Ana ve Babasına İyilik Etmesini Emrettik” Ayeti
“Biz insana ana ve babasına iyilik etmesini (iyi davranmasını) emrettik” ayetini nasıl anlamalıyız?
Kur’an’da şöyle buyrulur:
“Biz insana ana ve babasına iyilik etmesini emrettik.” (Ankebût sûresi, 8)
Bu âyet-i kerîme Sad İbni Ebû Vakkâs radıyallahu anh ile annesi Hamne hakkında nâzil olmuştur. Aşere-i mübeşşere’den olan Hz. Sad ilk Müslümanlardan biridir. Ya yedinci veya beşinci Müslüman odur. On yedi yaşında İslâmiyet’i kabul etmiştir. Sad Müslüman olunca annesi buna çok üzüldü. Kendisini çok seven oğlunu şöyle tehdit etti:
- Sad! Eğer kabul ettiğin bu dinden geri dönmezsen, ağzıma bir lokma koymam; açlıktan ölür giderim; sen de ömür boyu “ana kâtili” diye anılırsın.
Hamne dediğini yaptı. İki gün iki gece bir şey yemedi. Tâkatten düştü. Bunu gören Sad, canı gibi sevdiği annesine şu sözleri söyledi:
- Anne! Yüz canın olsa ve bunlar birer birer çıksa, vallahi ben yine de dinimi terk etmem. Artık ister ye, ister yeme!
Oğlunun bu kararını gören Hamne, inadından vazgeçti.
Bu bilgilerin ışığında âyet-i kerîmeye bakıldığında şu sonuç elde edilmektedir:
- Anne ve baba kâfir bile olsalar, kendilerine saygı göstermek ve itaat etmek gerekir.
- Anne ve babaya her konuda itaat etmek gerekir mi?
Bu âyetin devamında, şâyet anne ve baba Allah’ı inkâr etmeye ve O’na karşı gelmeye dâvet ederlerse, onların sözünün dinlenmemesi emredilmektedir. Demek oluyor ki anne ve baba oğlundan Allah’a şirk koşmasını isterse sözleri dinlenmeyecek, ama onun dışındaki buyrukları, elden geldiğince yapılacaktır.
Kaynak: Riyazüs Salihin, Erkam Yayınları