Bizi Güçlü Kılan, Birlik ve Beraberliğimizdir

Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu haftaki cuma hutbesi “Bizi Güçlü Kılan, Birlik ve Beraberliğimizdir” başlığıyla yayınlandı.

Bizi Güçlü Kılan, Birlik ve Beraberliğimizdir” başlığıyla yayınlanan bu haftaki cuma hutbesinde; coğrafyaları, renkleri ve dilleri farklı olsa da bütün Müslümanların kardeş olduğu belirtildi.

Müslümanların el ele, gönül gönüle vererek her türlü zorluğun ve sıkıntının üstesinden gelebileceği vurgulandı.

İşte 19.01.2024 tarihli cuma hutbesi...

BİZİ GÜÇLÜ KILAN, BİRLİK VE BERABERLİĞİMİZDİR

Muhterem Müslümanlar!

Okuduğum ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: Allah’a ve Resûlü’ne itaat edin, birbirinizle çekişmeyin. Sonra gevşersiniz de gücünüzü kaybedersiniz. Sabırlı olun. Çünkü Allah sabredenlerle beraberdir.”[1]

Okuduğum hadis-i şerifte ise Peygamber Efendimiz (s.a.s) şöyle buyuruyor: “Müminler, birbirini destekleyen bir binanın tuğlaları gibidir.”[2]

Aziz Müminler!

Coğrafyaları, renkleri ve dilleri farklı olsa da bütün Müslümanlar kardeştir. Müminlerin tamamı Hz. Muhammed Mustafa (s.a.s)’in ümmetidir. Allah Resûlü (s.a.s), bir hadislerinde ümmet ve kardeş olmanın gereklerini bizlere şöyle öğretmektedir:   لاَ تَبَاغَضُوا، وَلاَ تَحَاسَدُوا، وَلاَ تَدَابَرُوا، وَكُونُوا عِبَادَ اللّٰهِ إِخْوَانًا “Birbirinize kin beslemeyin, birbirinize haset etmeyin, birbirinize sırt çevirmeyin. Ey Allah’ın kulları! Kardeş olun!”[3]

Kıymetli Müslümanlar!

Bizler, tarih boyunca Sevgili Peygamberimiz (s.a.s)’in bu çağrısını dikkate aldık. Birlik ve beraberliğimize, huzur ve muhabbetimize her daim sahip çıktık. Bu bilinçle nice kardeşlik destanları yazdık. El ele, gönül gönüle vererek her türlü zorluğa ve sıkıntıya birlikte göğüs gerdik. Aynı topraklar üzerinde yaşadığımızı, aynı idealleri paylaştığımızı hiçbir zaman unutmadık. Gök kubbenin altında sevinçlerimiz de birdir, üzüntülerimiz de birdir. Dualarımız da birdir, âminlerimiz de birdir. Düşüncelerimiz, mezhep ve meşrebimiz farklı olsa da uğruna nice şehitler verdiğimiz vatanımız birdir.

Değerli Müminler!

Dün olduğu gibi bugün de cennet vatanımıza göz diken, hain emellerle kardeşliğimize kastedenler var. Bizi birbirimize düşürmek ve huzurumuzu bozmak için çalışanlar var. Aramıza fitne ve fesat tohumları ekerek bizi zayıflatmak isteyenler var. Bunlar karşısında hepimize düşen, birlik, beraberlik ve kardeşliğimizden asla ödün vermemektir. Din, Kur’an, vatan ve ezan gibi mukaddesatımız etrafında birbirimize kenetlenmektir. Şehitlerimizin uğruna canlarını feda ettikleri ulvî değerleri yaşamak ve yaşatmaktır. Göz aydınlığı yavrularımızı ve geleceğimizin teminatı gençlerimizi, inancımıza, tarihimize ve medeniyetimize sahip çıkacak iyi bir insan olarak yetiştirmektir. Onları, güler yüz ve tatlı dille, camilerimizin huşû ve huzur veren manevi iklimiyle buluşturmaktır.

Aziz Müslümanlar!

Geçen hafta hain bir terör saldırısı nedeniyle vatan evlatlarımız şehadet makamına ulaştı. İnanıyoruz ki, Rabbimizin rahmeti şehitlerimizin üzerinedir. Onlar, kendilerine müjdelenen cennet nimetleriyle sevinmektedirler. Şehitlerimizi ve gazilerimizi yetiştiren anne babalar başımızın tacıdır. Onların eş ve çocukları en değerli emanetimizdir. Biliyoruz ki, Allah’ın yardımı müminlerle beraberdir ve zafer inananlarındır. Vatanımıza göz diken, milletimize ve ümmet-i Muhammed’e düşmanlık besleyen, Filistin’de bebek, kadın, yaşlı demeden masumları katleden işgalci zalimlere gelince, onlar, mutlaka kaybedeceklerdir. Rabbimizin vaadi gayet açıktır: وَقُلْ جَٓاءَ الْحَقُّ وَزَهَقَ الْبَاطِلُۜ اِنَّ الْبَاطِلَ كَانَ زَهُوقاً  “De ki: Hak geldi bâtıl yok oldu. Zira bâtıl yok olmaya mahkûmdur.”[4]

Bu vesileyle bütün şehitlerimize Yüce Rabbimden rahmet, yaralılarımıza acil şifalar, ailelerine sabr-ı cemil diliyorum. Aziz milletimizin başı sağ olsun. Cenâb-ı Hak, kahraman ordumuzu ve güvenlik güçlerimizi, huzur ve emniyetimizi sağlamak için verdikleri mücadelede muvaffak eylesin. Birliğimizi, kardeşliğimizi ve muhabbetimizi daim kılsın.

Dipnotlar:

[1] Enfâl, 8/46. [2] Buhârî, Salât, 88. [3] Buhârî, Edeb, 62. [4] İsrâ, 17/81.

Kaynak: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü

İslam ve İhsan

İSLAM’IN YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMAYA VERDİĞİ ÖNEM

İslam’ın Yardımlaşma ve Dayanışmaya Verdiği Önem

İSLAM'DA YARDIMLAŞMANIN FAZİLETİ

İslam'da Yardımlaşmanın Fazileti

YARDIMLAŞMAYI EMREDEN AYETLER

Yardımlaşmayı Emreden Ayetler

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.