BM: Gazze’de Güvenli Bölge Olduğu İddiası Yanlış ve Yanıltıcıdır

Katil İsrail güçlerinin Gazze Şeridi'ne 7 Ekim 2023'ten bu yana düzenlediği saldırılarda şehit sayısı 34 bin 971'e yükseldi.

Lazzarini, X sosyal medya hesabından, İsrail’in kara saldırısı başlattığı Refah kentindeki Filistinlilerin zorla yerinden edilmelerine ilişkin paylaşım yaptı.

İsrail’in saldırılarını sürdürdüğü Gazze’de Filistinlileri zorla yerinden etmesinin devam ettiğini aktaran Lazzarini, “Tekrar ve tekrar, göç devam ediyor.” ifadelerini kullandı.

Lazzarini, bu durumun Refah’taki insanları nereye olursa olsun kaçmaya zorladığını vurguladı.

İsrail’in Gazze’ye saldırılarının başladığı 7 Ekim’den bu yana çoğu kişinin ortalama ayda bir kere olmak üzere defalarca yerinden olduğunun altını çizen Lazzarini, “Asla bulamadıkları güvenliği umutsuzca aradılar.” ifadelerini kullandı.

Lazzarini, bazılarının UNRWA’nın bombalanan barınaklarında kalmaktan başka çarelerinin olmadığına dikkati çekerek, “Güvenli bölge (olduğu) iddiası yanlış ve yanıltıcıdır. Gazze’de hiçbir yer güvenli değil.” ifadelerine yer verdi.

UNRWA, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah kentinden 300 bin Filistinlinin göçe zorlandığını tahmin ettiklerini bildirmişti.

İsrail ordusu, 7 Mayıs'ta Refah'ın doğusuna kara saldırısı başlattığını duyurmuş, Mısır'a açılan Refah Sınır Kapısı'nın Filistin tarafında kontrolü ele geçirmişti.

İsrail Güvenlik Kabinesinin 10 Mayıs'ta, Gazze'nin güneyinde saldırılardan kaçan yaklaşık 1,5 milyon kişinin sığındığı Refah kentindeki kara saldırılarının "alanının genişletilmesine" ilişkin kararı onayladığı belirtilmişti.

İsrail ordusunun işgal ettiği bölge, Gazze'ye insani yardımların girişinde ana geçiş noktası olan ve Gazze Şeridi'ndeki Filistinlilerin bölge dışına çıkmak için kullandığı tek geçiş noktası Mısır sınırındaki Refah Sınır Kapısı'nı da içeriyor.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.