Bombalar Dünyasını Kararttı

Halep'teki kuşatma sırasında rejim güçlerinin bombardımanında babasını kaybeden 13 yaşındaki Yeze Suphi, gözlerinde oluşan hasar nedeniyle "karanlık bir dünyaya" hapsoldu.

Türk Silahlı Kuvvetleri Müşterek Özel Görev Kuvveti ve Koalisyon Hava Kuvvetlerince Suriye'nin kuzeyinde başlatılan Fırat Kalkanı Harekatı kapsamında Özgür Suriye Ordusunca terör örgütü DEAŞ'tan temizlenen Cerablus, ülke genelinde ölüm tehdidi altındaki mazlumlara kucak açmaya devam ediyor.

Annesi ve 3 kardeşiyle Cerablus'a sığınan Yeze Suphi de buradaki çadır kentte kalıyor. Halep'te evleri rejim güçlerinin bombardımanında yerle bir olan, babasını kaybettiği olayda ağır yaralanan 13 yaşındaki çocuk, Cerablus'ta hayata tutunmaya çalışıyor.

Vücudunun yanı sıra yüzünde derin yaralar oluşan, göz çevresindeki hasar nedeniyle görme yeteneğini kaybeden Suphi, sağlığına kavuşacağı günün özlemini çekiyor. Olaydan sonra insanlarla fazla iletişim kurmayan Suphi, genellikle kanser hastalarının kullandığı ağız maskesini, mikrop kapmaması için gözlerine takıyor.

SAVAŞ DERİN YARALAR BIRAKTI

Çocuğun annesi Feyca Hade, savaşın kendilerinde unutamayacakları kadar derin yaralar bıraktığını belirtti.

Eşini kaybettiği olayda Yeze'nin de göremez hale geldiğini anlatan Hade, "Yıkıntıların arasından oğlumu çıkardığımda her yeri kanlar içindeydi. Yaşadığına şükrettik ama sonra acı gerçekle yüzleştik. Allah'a çok şükür oğlum sağ. Tek umudum tedavi olabilmesi." dedi.

Suriye'deki kısıtlı imkanlarla oğlunu doktora göstermeye çalıştığını ancak sadece krem bulabildiğini belirten Hade, şunları kaydetti:

"O benim her şeyim. Oğlumun gözünün önündeki etlerin gerilerek görmesini engellediğini söylediler. Yani tedavi olabileceği söyleniyor. Yeter ki uzman bir doktor görsün. Bunun için en büyük umudum Türkiye. Çocuğumun beni bir kez daha görebilmesi için her şeyimi verirdim. Onun yüzünün bu halini görünce için parçalanıyor ama elimden bir şey gelmiyor. Benim için en büyük servet onun yeniden dünyayı görmesi. İnşallah o da olacak. Benim umudum var. Oğlumun hali gözümde canlanınca aklımı yitirecek gibi oluyorum. Allah kimseye böyle bir imtihan vermesin."

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.