Bosna Hersek’in En Eski Eğitim Kurumu

Bosna Hersek'in başkenti Saraybosna'da yaklaşık beş asırdır eğitim veren Gazi Hüsrev Bey Medresesi, asırlardır başarılı ve ahlaklı nesiller yetiştiriyor.

Osmanlı padişahlarından Sultan 2. Bayezid'in torunu Gazi Hüsrev Bey tarafından 8 Ocak 1537 tarihinde kurulan medrese, savaşlara ve tüm zorluklara rağmen bugün de ülkenin en prestijli liselerinden biri olarak varlığını sürdürüyor.

Bosna Hersek'teki en eski eğitim kurumu olup lise diploması denkliği de bulunan Gazi Hüsrev Bey Medresesi'nde dini derslerin yanı sıra bilimsel dersler de veriliyor. Okulun kaliteli eğitimi nedeniyle aileler, çocuklarının burada okumasına büyük önem veriyor.

Gazi Hüsrev Bey, Bosna Sancak Beyliği yaptığı dönemde, başta Saraybosna olmak üzere bölgede çok sayıda cami, hamam, aşevi ve eğitim kurumu gibi vakıf eserleri yaptırdı.

Gazi Hüsrev Bey, 8 Ocak 1537'de Saraybosna'da kendi adıyla anılan medreseyi kurdu. Medresedeki eğitim, Osmanlı bölgeden çekilmesine rağmen aralıksız devam etti.

Komünist eski Yugoslavya döneminde de eğitime devam eden medrese, 1992-1995 yıllarında yaşanan savaşta, şehir kuşatma altındayken de kapılarını kapatmadı.

Ülkenin en eski eğitim kurumu olan medrese, İngilizce, Arapça ve Türkçe öğretilmesi nedeniyle de Boşnak ailelerin öncelikli tercihleri arasında yer alıyor.

Diplomaları ülkedeki diğer lise diplomalarına denk olan mezunlar, medreseyi bitirdikten sonra sadece ilahiyat değil, istedikleri diğer fakültelerde de eğitim görebiliyor.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

ANADOLU’DA İLK MEDRESE NE ZAMAN, NEREDE VE KİM TARAFINDAN YAPILMIŞTIR?

Anadolu’da İlk Medrese Ne Zaman, Nerede ve Kim Tarafından Yapılmıştır?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.