Bu Ailede İsraf Yok İnfak Var

Hayatımızın her alanında bizler için en güzel örnek Peygamber Efendimizin (s.a.v) aile hayatında infak hassasiyeti ve bizler için kıymetli örnekler...

Fahr-i Kâinât Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, son derecede sade bir hayat sürerdi. Hasır bir şilte üzerinde uyur, mütevâzı ve sade giyinirdi. Eline geçeni hemen infâk ettiği için, çoğu zaman mübârek hânelerde yemek pişmezdi. Çünkü Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, yedirmekle doyardı. Hidâyet tevzî etmekle huzur bulurdu.

Mübârek hanımları da O’nun bu riyâzat hayatına muvâfakat gösterdiler.

Hayber’in fethine kadar, hemen hemen bütün müslümanlar için darlık imtihanı vardı. Lâkin Hayber gibi zengin hurma bahçelerinin bulunduğu bir diyarın fethi, maddî imkânları artırdı. Bunun üzerine;

“–Acaba bundan sonra daha geniş, daha rahat bir hayat sürebilir miyiz?” diye düşünenler oldu.

Bunun üzerine şu âyet-i kerîme nâzil oldu:

“Ey Peygamber! Zevcelerine şöyle söyle:

«–Eğer dünya dirliğini ve süsünü (refahını) istiyorsanız; gelin size boşanma bedellerinizi vereyim de, sizi güzellikle salıvereyim.

Eğer Allâh’ı, Peygamberi’ni ve âhiret yurdunu diliyorsanız; bilin ki, Allah, içinizden güzel davrananlar için büyük bir mükâfat hazırlamıştır.»” (el-Ahzâb, 28-29)

Mübârek annelerimiz bu hatırlatma üzerine derhâl dünyevî düşüncelerden tevbe ettiler; her biri Allah ve Rasûlü’nü tercih edip, o sade ve kanaatkâr hayata devam ettiler.

İşte o hayattan bir nümûne:

Rasûl-i Ekrem -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in ailesi bir koyun kesmişti. Birçok kimseye infakta bulunulduktan sonra Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- koyundan geriye ne kaldığını sordu.

Hazret-i Âişe -radıyallâhu anhâ-;

“–Sadece bir kürek kemiği kaldı.” cevabını verince, Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem-;

“–Desene bir kürek kemiği hâriç, hepsi bizim oldu!” buyurdu. (Tirmizî, Kıyâmet, 33)

Rasûl-i Ekrem Efendimiz’in irtihâlinden sonra; sahâbe, dünyanın dört bir yanına seferler düzenledi. İslâm, Çin’den Atlas Okyanusu’na kadar her beldeye ulaştırıldı. Fetih ve zaferler sayesinde ganîmetler geldi, zenginlik hâsıl oldu. Lâkin sahâbe-i kirâmın evlerinin geometrisi ve dekoru değişmedi.

Zamanımızın amansız hastalıklarından olan aşırı tüketim, oburluk, lüks ve gösteriş gibi israflar; örnek almamız gereken Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz ve ashâbının tanımadığı bir hayat tarzıydı. Zira onlar; «yarın nefislerin varacağı konağın kabir olacağı» şuuru içinde yaşıyor, yiyip içtiklerinden, giyip tükettiklerinden mutlaka hesaba çekileceklerini hiçbir zaman unutmuyorlardı. Onlar dünyadan fazla istifâde ederlerse, âhiret nasiplerinin eksileceği endişesini duyarlardı.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Yüzakı Dergisi, Yıl: 2025 Ay: Nisan, Sayı: 242

İslam ve İhsan

HUZURLU BİR AİLE HAYATI İÇİN NELER GEREKLİDİR?

Huzurlu Bir Aile Hayatı İçin Neler Gereklidir?

AİLE NEDEN ÖNEMLİDİR?

Aile Neden Önemlidir?

PEYGAMBER EFENDİMİZİN AİLE HAYATI VE TAKVÂ ÜZERİNE EN GÜZEL ÖRNEKLER

Peygamber Efendimizin Aile Hayatı ve Takvâ Üzerine En Güzel Örnekler

EN İDEAL VE ÖRNEK AİLE

En İdeal ve Örnek Aile

EVLİLİK VE AİLE İLE İLGİLİ KAVRAMLAR

Evlilik ve Aile ile İlgili Kavramlar

AİLE ÇÖZÜLÜRSE DİN DE VATAN DA ZAAFA UĞRAR!

Aile Çözülürse Din De Vatan Da Zaafa Uğrar!

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.