"bu Kirli Darbeyi Allah Başarısız Kıldı"

Müslüman Alimler Birliği Başkanı Yusuf el-Karadavi, Konya'da bir otelde düzenlenen Dünya Müslüman Alimler Birliği Toplantısında yaptığı konuşmada, Birlik olarak ümmetin geleceği için Konya'da bir araya geldiklerini, bundan büyük mutluluk duyduğunu ifade etti.

Karadavi, İslam'a giren herkesin bütün dünyada ümmet çağrısından sorumlu olduğunu vurguladı.

Müslümanların bu çağrıyı yerine getirmek ve dünyaya yaymakla sorumlu olduğunu aktaran Karadavi, "Bütün dünya sorumludur. İslam Alimleri Birliği, Müslümanlara doğru İslamı öğretmek, doğru dini dünyaya duyurmak için kurulmuştur. Allah'ın çağrısı olarak bunu yaymanız gerekmektedir." diye konuştu.

Türkiye'nin 15 Temmuz'da zafer elde ettiğini, ülkede Müslümanların aleyhine olan tavırlarda bulunanlara karşı zafer gerçekleştirildiğini bildiren Karadavi, şöyle devam etti:

"Her şeyden önce Müslümanlara doğru İslam'ın öğretilmesi gerekmektedir. Bir Müslüman, Müslüman kardeşini aldatamaz, ona şer gütmez. Türkiye'deki Müslümanlar, herşeyden önce kardeşlerine karşı, ıslah etmek ve üretim için çalıştı. Türkiye eski şanlı dönemini yeniden yaratmak istemektedir ama aynı zamanda gizli çalışan insanlar oluştu Türkiye'de. Bu kirli darbeyi Allah başarısız kılmıştır. Hepimiz bir ümmet olarak açık gözlerle çalışmalıyız ve hiçbir şey gizlememeliyiz. Bütün yaptıklarımız insanların hayrınadır. Müslüman alimler olarak bu görevi yerine getirmeliyiz. İslami ülkelerin yanında olmalıyız. Kendimiz için hiçbir şey istemiyoruz. Ümmetimizin zayıflıktan güce geçmesini, yeniden eski yaşamına dönmesini istiyoruz."

TÜRKİYE'NİN YANINDAYIZ

Dünya Müslüman Alimler Birliği Genel Sekreteri Muhyiddin Ali Karadaği ise Dünya Müslüman Alimler Birliği'nin, tüm Müslümanların desteğine ihtiyacı olduğunu söyledi.

Müslüman alimler olarak Türkiye için çalışmayı bir görev bildiklerini dile getiren Karadaği, "Türkiye'yi yıkmaya çalışan darbe girişimi, halkın devreye girmesiyle tersine dönerek ülkenin iyiliğine dönüştü. Ortak düşmana karşı mücadele etmek tüm ümmet için önemli bir görevdir. Biz Mısır, Filistin, Libya, Yemen'de hakkın ve halkın yanında olan Türkiye'nin yanındayız. Biz haktan yana olduk. Alim susmamalı. Allah'ın mesajlarını dile getirenler sadece Allah'tan korkar, başkalarından korkmaz. Haksızlığa karşı nasıl susarız? Bu mümkün değil. Türkiye her zaman haktan yana oldu ve mazlumlara destek verdi. Böyle bir ülkede nasıl bu darbe başarılı olabilir? Bu yüce ülkeye büyük sevgi besliyoruz." diye konuştu.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.