Bu Radyoda 24 Saat Kur'ân Konuşuyor

Diyanet İşleri Başkanlığı, Kur’an Radyosu kurdu. Ramazanın ilk günü itibarıyla yayın hayatına başlayan ve 24 saat süreyle Kur’an-ı Kerim yayını yapacak olan Diyanet Kur’an Radyosu’nun ilk programını Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez yaptı.

Uzun süren hazırlıklar sonrasında Ahmet Hamdi Akseki Camiinin altında kurulan stüdyolardan yayın yapacak olan ve Türkiye’de büyük bir beklentiyi karşılayacak olan Kur’an Radyosunun ilk programında Diyanet İşleri Başkanı Görmez, ilk inen ayetlerin yer aldığı Alak Suresini okudu.

Kur’an Radyosunun dinleyicilerine seslenen Başkan Görmez, Ramazan ayında Kur’an Radyosunun yayın hayatına başlamasını iki büyük nimetin bir arada yaşanması olarak niteleyerek, “Aziz dinleyenlerim, bugün Allah’a ne kadar hamd etsek azdır, iki büyük nimeti birlikte karşılıyoruz. Bizi yeniden Ramazan ayına kavuşturduğu için Yüce Rabbimize sonsuz hamd ediyoruz. Bu mübarek günde Ramazan ayında gelen Kuran’ı Kerim, Diyanet Kur’an Radyosu'ndan bundan sonra sürekli evlerinizde, yolda arabalarınızda kalplerinize seslenecek.

KUR'ÂN RADYO'YU CANLI DİNLEMEK İÇİN TIKLAYINIZ

Kur’an Radyosunun ilk yayınını gerçekleştiren Başkan Görmez, dinleyicilere şöyle seslendi;

TOPRAĞIN SUYA İHTİYACI NEYSE İNSAN KALBİNİN VAHYE İHTİYACI DA ODUR

Ramazan, yaz sonunda yağıp yeryüzünü tozlardan temizleyen yağmur demektir aslında. Nasıl ki sonbahar yağmuru yeryüzünü kirinden, pasından temizleyip yıkarsa Ramazan ayı da müminlerin yüreklerindeki bütün kirleri öyle yıkar götürür. Resulullah Efendimiz buyuruyor ki, Allah’ın benimle gönderdiği hidayet ve ilim topraklara düşen bol yağmura benzer.

Bu ay öyle bir ay ki, hem onun adı yeryüzünü temizleyen yağmur manasına geliyor, hem de Efendimiz onun içindeki bir gecede yani Kadir Gecesi’nde indirilen Kuran’ı Kerim’i topraklara düşen o yağmura benzetiyor. Toprağın suya ihtiyacı neyse, insanın, insan kalbinin vahye olan ihtiyacı da odur, vahiy ruhumuzu ve kalbimizi besler. Topraktan yaratılan bedenlerimiz ancak vahyin bereketli yağmurlarıyla yeşerir ve ufkunu genişletir.

BİR KİTAP Kİ BİZE EN GÜZEL SÖZLERLE BİZE KENDİMİZİ ANLATMAYA GELDİ

‘Şüphesiz bu Kur’an Hak ile batılı ayırt eden bir sözdür. O boş bir söz değildir’ buyuruyor Yüce Rabbimiz Tarık Suresinde. Bir kitap düşünün ki en güzel sözlerle bize Rabbimizi tanıtmaya geldi, bir kitap düşünün ki en güzel sözlerle bize kendimizi anlatmaya geldi. Neden var olduğumuzu, nereden geldiğimizi, nereye gideceğimizi mebdeimizi, meadimizi anlatan bir kitap Kur’an-ı Kerim.

Bir kitap düşünün ki, bize hayatın manasını, dünyaya gelişimizin gayesini, varoluşumuzun hakikatini anlatmaya geldi. Bir kitap düşünün ki, bize dünyamızı anlattı, bize yaşadığımız kainat ile ilişkilerimizi kurdu, kurmayı öğretti ve bize ahiretimizi anlattı, bize hayatta başımıza gelecekleri ve karşımıza çıkacakları bildirdi. Bir kitap düşünün ki, bize hakkı anlatmaya, hakikati duyurmaya, daima Hakkın yanında olmayı öğretmeye geldi. Bir kitap düşünün ki, bize şefkati, merhameti öğretti. Karıncayı bile incitmemeyi, bütün varlığa karşı adaletli olmayı öğretti.  Bir kitap düşünün ki, bize iyiyle kötüyü, hayır ile şerri, yanlış ile doğruyu birbirinden ayırmayı öğretti. Kitabın Kur'an’ın diğer bir adı Furkan, Furkan bize fark etmeyi, fark ettirmeyi öğreten kitap demektir.

kuran_radyo

RADYODA İLK KUR'ÂN-I KERİM 1952 YILINDA OKUNDU

Diyanet İşleri Başkanlığı 3 Mart 1924’te kuruldu, o tarihten sonra milletimizin dini hayatına, manevi hayatına hizmet etmek için milletimizin çocuklarını Yüce Kitabımızın hakikatleriyle buluşturmak için bütün din gönülleriyle hep seferber olduk. Eksiklerimiz oldu, ihmallerimiz oldu, kusurlarımız oldu, ama milleti millet yapan değerlerle birlikte bize tarih sahnesinde süreklilik kazandırmak adına çok önemli hizmetleri oldu. Zaman zaman milletimize hizmet yolunda imkansızlıklarla karşılaştı, ama hep o imkansızlıkları aşabildi.

1952 yılında ilk defa radyodan Kur'an-ı Kerim okunacağı bildirildiğinde Türkiye’deki bütün şehirlerde, bütün kasabalarda, köylerde radyoların üzerinde insanlar birleşmiş bir araya gelmiş ve hep birlikte hasretle Kur'an-ı Kerim okunmasını beklemişlerdir radyoda. Zamanın Diyanet İşleri Başkanı Allah rahmet eylesin Ahmet Hamdi Akseki Hocamız ki, şu anda yayınımızı Ahmet Hamdi Akseki Camii’nin altında kurulan radyomuzdan yapıyorum. O zaman bir heyetle birlikte, arkadaşlarıyla birlikte TRT’ye gideceklerdir ve büyük bir aşkla, büyük bir hasretle, tevessülle, Kur'an-ı Kerim ilk defa radyodan okunacaktır. Büyüklerimiz bunu Anadolu’nun en ücra köşesinde bir bayram olarak nasıl kutlandığını bizlere ifade eder. Gözyaşlarıyla radyodan bir aşrı şerifin okunuşunu dinlemişlerdir. Daha sonra teknoloji ilerledikçe, imkanlar geliştikçe bu hizmetler çok daha artmış. Şimdi Allah’a hamdolsun iki yıl önce Diyanet Radyo yayına girmiş oldu.

BU RADYODA BİZ SUSACAĞIZ KUR'AN KONUŞACAK

Ayet ayet, sure sure biz susacağız, Kur'an konuşacak bu kanalda hep birlikte biz susacağız ve Kur'an konuşacak biz de hep birlikte onu dinleme lütfuna, ikramına kavuşmuş olacağız. Bunu bize lütfettiği için Yüce Rabbimize tekrar hamdüsena ediyorum. Ve bu kanaldan inşallah ebediyete kadar Kuran’ın hakikatleri en güzel bir şekilde anlatmayı Yüce Rabbimiz bizlere nasip eylesin.

Hizmet ettiğimiz Kur'an’ı hizmet ettiğimiz kadarıyla bütün kardeşlerimize, belki ileri de başka lisanlarda, başka dünyalara da hitap edebilecek şekilde anlatmayı, anlattıklarımızı anlamayı, fehmetmeyi ve hayatımıza tatbik etmeyi bizlere nasip ve müyesser eylesin diyorum. Radyomuzun hayırlara vesile olmasını Yüce Allah’tan niyaz ediyorum hem size, hem bize, hepimize, ülkemize, gönül coğrafyamızdaki bütün kardeşlerimize hayırlı olsun diyorum.

Kur'ân Radyo Web Sitesi: http://www.diyanetkuranradyo.com/

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.