Bugün Sessiz 'haçlı Seferi' Yapılıyor
Vatanımızın hemen yanı başındaki Suriyeli müslüman kardeşlerimiz, beş seneden beri vahşet dolu bir zulüm altında. Öyle ki, gıda ve temel ihtiyaç maddelerinden mahrum olan ve ölümle burun buruna gelen bu kardeşlerimizin -zarûret sebebiyle- kedi-köpek eti yiyebileceğine dâir fetvâ verildi. Karton parçalarıyla açlığını bastırmaya çalışan mâsum yavrular var. Bir parça yiyecek bulma ümidiyle çöpleri karıştıran gençler var. Çocukların en büyük hayali, karınlarını doyurabilmek…
Medenî(!) denilen ülkelerin, din kardeşlerimize yaptıkları vahşet ciğerleri dağlıyor. Dünyaya insanlık ve hak-hukuk dersi verenler, müslümanlara yapılan bu eziyetler karşısında tek bir kelime etmiyor, âdeta dilsiz kesiliyor. Sanki sessiz bir haçlı seferi manzarası…
Merhum şâirimiz Mehmet Âkif, şu beyitleriyle gönüllerin hissiyâtına ne güzel tercüman olmuş:
Tükürün Ehl-i Salîb’in o hayâsız yüzüne!
Tükürün onların aslâ güvenilmez sözüne!
Medeniyet denilen maskara mahlûku görün:
Tükürün maskeli vicdânına asrın, tükürün!..
BİZE DÜŞEN VAZİFE
Bizim vazifemiz, müslüman kardeşlerimizin derdiyle dertlenebilmek. Bize düşen, Rabbimiz’i ve Oʼnun Rasûlüʼnü sevindirebilmek. Zira ilâhî kameralar her şeyi kaydediyor.
Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- de:
“Hayatım sizin için hayırlıdır; bâzı hâdiseler yaşarsınız, bunun üzerine size ilâhî vahiy ve hükümler indirilir. Vefâtım da sizin için hayırlıdır. Amelleriniz bana arz edilir. Güzel bir amel gördüğümde Allâh’a hamd ederim, kötü bir şey gördüğümde de sizin için Allâh’a istiğfâr ederim.” buyuruyor. (Heysemî, IX, 24)
Kaynak: Osman Nuri Topbaş Genç Dergisi 117. Sayı, Haziran 2016