Bulaşıcı Hastalıklara Karşı Okunacak Dualar

Tüm dünyayı etkisi altına alan corana virüsüne karşı maddi tedbirler ile birlikte manevi bir tedbir olarak hangi duaları okuyabiliriz? Bulaşıcı ve salgın hastalıklardan korunmak için tavsiye edilen dua ve ibadetler...

  • Bela ve Musibetlerin Bâtınî Sebepleri

Her hâdisenin zâhirî sebeplerine bakılır. Hâlbuki arka plânında muhakkak bir de bâtınî sebep vardır.

Cenâb-ı Hak; kâinatta bazı şeyleri muayyen bir periyoda bağlamıştır. Güneş’in doğup batması gibi. Belli bir takvim içinde tekrarlanıp bildiğimiz bir kaideye uyduğu için, onları tabiî karşılıyoruz.

Fakat Cenâb-ı Hak bazı hâdiseleri de belli bir periyoda bağlamadan, bir îkaz mâhiyetinde gerçekleştiriyor. Depremler, tsunamiler, seller, kuraklıklar, önü alınamayan yangınlar vs…

Bununla Cenâb-ı Hak hem Yüce Zât’ının kudret ve azametini, hem de insanın hiçlik ve acziyetini hatırlatıyor. Kullarını; ibret almaya, tefekküre, tevbe ve istiğfâra davet ediyor.

Meselâ bir hadîs-i şerîfte şöyle buyruluyor:

“Bir milletin içinde zinâ, fuhuş ortaya çıkıp nihayet o millet bu suçu alenî olarak işlediğinde, mutlakâ içlerinde vebâ hastalığı ve onlardan önce yaşamış milletlerde görülmemiş başka hastalıklar yayılır.” (İbn-i Mâce, Fiten, 22; Hâkim, IV, 583/8623; Beyhakî, Şuab, III, 197)

Bir zamanlar HIV virüsü ortaya çıktı, bugüne kadar 30 küsur milyon insan bu virüsün sebep olduğu AIDS hastalığından öldü. İffet hassasiyetinin yüksek olduğu toplumlarda ise, bu hastalık neredeyse görülmedi.

Tıp buna çareler arayıp tedaviler geliştirmeye çalışırken diğer taraftan bir başka virüs ortaya çıkıyor.

Nitekim bugün de yeni bir virüs çıktı. Ne kadar ibretlidir ki gözle görülmeyen, küçücük bir virüs, koskoca bir vücudu yere seriyor. Hattâ saldığı korku ve endişe sebebiyle, “bizi kimse yenemez” edâsıyla büyüklük taslayan ülke ve ekonomileri dahî altüst ediyor. Ulaşımdan ticarete, sağlıktan eğitime, hayatın her sahasında insanlığı tedirgin ediyor, çok sıkı tedbirler almaya mecbur bırakıyor.

Elbette temizlik/hijyen başta olmak üzere her türlü zâhirî tedbiri alacağız. Nitekim Peygamber Efendimiz de; bulaşıcı hastalık görüldüğünde karantina uygulanmasını emretmiştir. Fert ve toplum olarak maddî bakımdan son derece tedbirli olacağız.

Fakat telâşa kapılmadan, panik yapmadan, bir mü’mine yakışan tevekkül ve teslîmiyetle Rabbimiz’e sığınacağız. O’nun takdîrine râzı olacağız. Mânevî bir tedbir olarak da tevbe-istiğfâr, duâ, zikir ve sadakayı ihmâl etmeyeceğiz.

Lâkin ne ibretlidir ki bize bulaşıp bulaşmayacağı meçhul olan bir hastalık için bu kadar endişe edip günlük yaşantımızı değiştirirken, bir gün muhakkak bize ulaşacak olan ecelimiz için ne kadar endişe ediyoruz? Kabir hayatımız ve esas hayat olan âhiret, gündemimizi ne kadar meşgul ediyor? Orada müşkül duruma düşüp pişman olmamak için bugün hangi tedbirleri alıyoruz? Kendimizi, âilemizi ve neslimizi, zamanın şerlerinden, bâtıllardan, haramlardan korumak için ne kadar gayret gösteriyoruz?..

Unutmayalım ki maddî virüslerin zararı sadece bu dünyaya aittir. Fakat ruhları târumâr eden inançsızlık ve ahlâksızlık virüslerine karşı gerekli tedbirleri almamak, -Allah korusun- ebedî hayatı mahveder.

BULAŞICI HASTALIKLARA KARŞI MANEVÎ TEDBİRLER

Maddi tedbilrler ile birlekte bela ve musibetler için manevi tedbirleri de yapmamız gerekir.

Nitekim ayet-i kerimede Rabbimiz:

(Ey Rasûlüm!) De ki: Eğer sizin kulluk ve yalvarmanız (ibadet ve duânız) olmasa, Rabbim ne diye size değer versin!..” (el-Furkân, 77) buyuruyor.

TEVBE VE İSTİĞFARI ÇOĞALTMALIYIZ

Allah’a çokça istiğfâr edildiği takdirde günahlar bağışlanacağından, Cenâb-ı Hak temiz kullarına rahmetini sağanak hâlinde yağdırmaya başlayacak, onları her türlü sıkıntı, belâ ve musîbetlerden kurtaracak ve kendilerine bol bol nimetler ihsân edecektir.

PEYGAMBER DUALARINI OKUMALIYIZ

  • Yunus Aleyhisselam'ın Duası

Türkçe Okunuşu: “…Lâ ilâhe illâ ente subhâneke innî kuntu minez zâlimîn(zâlimîne).”

Anlamı: “Senden başka ilâh yoktur. Sen her türlü noksanlıktan, eşi-ortağı olmaktan uzaksın. Şüphesiz ben kendine yazık edenlerden oldum” (Enbiyâ 21/87)

  • Yunus Aleyhisselam'ın Duasının Fazileti

  • Adem Aleyhisselam'ın Duası

Türkçe Okunuşu: "...Rabbenâ zalemnâ enfusenâ ve in lem tagfirlenâ ve terhamnâ le nekûnenne minel hâsirîn(hâsirîne).

Anlamı: “Rabbimiz! Biz kendimize zulüm ettik. Eğer bizi bağışlamaz ve bize acımazsan mutlaka ziyan edenlerden oluruz.” (A'raf 23)

KUR'ÂN-I KERİM'İ DAHA ÇOK OKUMALIYIZ

Bu zor günlerde Kur'ân'ı Kerim'i daha çok okumalı ve bilhassa Yasin ve Fetih surelerini ve şifa ayetlerini her gün okumaya gayret etmelidir.

  • Fetih Sûresi

Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-: “Bu gece bana, üzerine güneşin doğduğu her şeyden daha değerli ve güzel bir sûre indirildi” buyurmuş, sonra da Fetih sûresini okumuştur. (Buhârî, Tefsir 48/1)

Fetih Suresi zor zamanlarda belaların defi için, bilhassa sabah namazlarından sonra okunmalıdır. Sabah namazından sonra okuma fırsatımız olmadıysa gün içerisinde okumaya gayret etmelidir.

  • Yasin Sûresi

Yasin suresi İslâm toplumlarında mühim bir yere sahiptir. “Kur’an’ın kalbi” olarak nitelenen "Ya Sin" suresinin okunmasında büyük faziletler ve faydalar bulunmaktadır.

Peygamber Efendimiz -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmaktadır: "Her şeyin bir kalbi vardır. Kur’ân’ın kalbi de Yâsin’dir. Kim Yâsin’i okursa, Allah onun okumasına, Kur’ân’ı on kere okumuş gibi sevap yazar." (Tirmizî, Fedâilu'l-Kur'n, 7; Dârimî, Fedâilu'l-Kur'ân, 21)

Yasin Suresi belaların defi için, bilhassa seher vaktinde okunmalıdır. Seher vaktinde okuma fırsatımız olmadıysa gün içerisinde okumaya gayret etmelidir.

  • Şifa Ayetleri

Kur’ân-ı Kerim’in bizzat kendisi şifâdır. Peygamber Efendimiz, iki şifâ vardır buyuruyor:

“Bunun biri baldır, diğeri Kur’ân-ı Kerim’dir.” (İbn Mâce, Tıp, 7) Bu yüzden bu zor günlerde Kur'ân'ı Kerim'i daha sık okumalı ve bilhassa şifa ayetlerini okumaya gayret etmelidir.

SADAKA VERMELİYİZ

Peygamber Efendimiz -sallallahu aleyhi ve sellem- “Sadaka belâyı defeder.” (Bkz. Tirmizî, Zekât, 28/664; Süyûtî, el-Câmiu’s-Sağîr, I, 108) buyurmuşlardır.

Başka bir hadiste:

“Merhamet edenlere, Cenâb-ı Hak merhamet eder. Siz yeryüzündekilere merhamet edin ki, gökyüzündekiler de size merhamet etsin…” (Tirmizî, Birr, 16; Ebû Dâvud, Edeb, 58)

Bela ve musibetlerin üzerimizden kalması için imkanı olanların bolca sadaka vermesi imkanı olmayanların da sadaka yerine geçecek güzel işler yapması tavsiye olunmuştur.

Nitekim Hadis-i şerite:

"Güzel söz sadakadır." (Buhârî, Sulh 11, Cihâd 72, 128) buyrulmuştur.

İSLAM'I YAŞAMAYA VE YAŞATMAYA GAYRET ETMELİYİZ

İslâmî güzelliklerden bîhaber olan hidâyet mahrumlarına en güzel tebliğ, İslâm’ı yaşantımızda canlı bir sûrette sergilemektir. Bunun için de önce kendimizi İslâmî davranış mükemmellikleriyle ihyâ etmemiz, sonra da hem sözümüzle hem özümüzle hem de davranışlarımızla İslâm’ın güler yüzünü, onun hak ve adâlet anlayışını, şefkat ve merhamet aşkını, velhâsıl rûhânî dokusunu fiilen sergilememiz îcâb eder.

Nitekim Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz şöyle buyurdu:

«Beş şey vardır ki, onlarla mübtelâ olduğunuzda, -ben sizin o şeylere erişmenizden Allâh’a sığınırım-. Onlar şunlardır:

  • Bir milletin içinde zinâ, fuhuş ortaya çıkıp nihâyet o millet bu suçu alenî olarak işlediğinde, mutlaka aralarında vebâ salgını ve daha önceki milletlerde vukû bulmamış başka hastalıklar yayılır.
  • Ölçü ve tartıyı eksik yapan her millet, mutlaka kıtlık, (bereketin kalkması) geçim sıkıntısı ve başlarındaki hükümdarların zulmü ile cezâlandırılır.
  • Mallarının zekâtını vermekten kaçınan her millet, mutlaka yağmurdan mahrum bırakılır (kuraklıkla cezalandırılır. Hattâ) hayvanları olmasa onlara hiç yağmur yağdırılmaz.
  • Allâh’ın ahdini (emirlerini) ve Rasûlü’nün sünnetini terk eden her milletin başına mutlaka Allah kendilerinden olmayan bir düşmanı musallat eder ve düşman o milletin elindekilerden bir kısmını alır.
  • İmamları Allâh’ın Kitâbı ile amel etmeyip Allâh’ın indirdiği hükümlerden işlerine geleni seçtikçe, Allah onların hesâbını kendi aralarında görür, (yani fitne, fesat ve anarşi belâsına mâruz kalırlar.)»”(İbn-i Mâce, Fiten, 22; Hâkim, IV, 583/8623)

SIKINTILI GÜNLERDE ALINABİLECEK MÂNEVÎ TEDBİRLER

KORONAVİRÜS’TEN KORUYACAK 14 KURAL

https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2020/03/koronavirusten-koruyacak-14-kural-171784-m.jpg

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

  • allah razı olsun çok istifadeli buldum

    duaları okuyalım inşallah çok güzel

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.