Buna Hristiyan Fobisi, Yahudi Fobisi Demiyor

Yahudi veya Hristiyanlar dünya savaşlarında, Hiroşima bombasında, Haçlı seferlerinde, Afrika'da milyonlarca insanı katlederken ve bunlar tarihe Yahudi veya Hristiyan fobisi olarak anılmazken neden üstüne basa basa İslam Fobi deniyor?

Bugün meselâ maalesef ne deniyor; İSLAM FOBİ deniyor. Diğer hiçbir şeye bir fobi denmiyor, en bâtıl şeylere bile o Hind dinlerine, Yahudiliğe, Hristiyanlığa fobi denmiyor. Çok acıklı bir şey.

Hâlbuki;

Amerika, 2. Dünya Savaşı’nda Japonya’ya atom bombası attı. Kadın, çocuk, yaşlı, savaşla hiç alâkası olmayan, hiçbir şeye iştirâk etmemiş insanlar, hattâ hayvanlar ve ağaçlar katledildi, toz hâline getirildi. Bunu yapan hristiyanlardı. Yüz binleri katleden Hitler de bir hristiyandı. Bugün Orta Doğu’nun yer altı ve yer üstü kaynaklarını sömürmek için dünyanın dört bir tarafından gelip orayı âdeta bir yangın yerine çevirenler de müslüman değildir. Fakat kimse çıkıp da buna hristiyan terörü demiyor.

Yine Stalin komünistti. Yüz binlerce insanı hunharca katletti. Hattâ kellelerden kuleler yaptı. Fakat buna da komünist terörü denmedi.

İsrail yıllardır Filistinli kardeşlerimize zulmediyor, onları katlediyor. Buna da aslâ yahudi terörü denmiyor.

Arakan’da Myanmar devletinin göz yumduğu teröristler, Mehmed Âkif’in; “sırtlanları geçmişti beşer, yırtıcılıkta” ifadesinden daha vahşice, sayısız müslümanı namuslarına el uzatarak katletti. Lâkin buna da hiç kimse çıkıp budist terörü demedi.

Peki, bu “terör” ve “fobi” tâbirlerinin diğer dinler için değil de sadece hak din olan “İslâm” için kullanılmasının sebebi ne?

Çünkü bâtıl, haktan rahatsız oluyor. Gaflet uykusunda uyuyanlar, kendilerini îkaz edenlerden rahatsız oluyor. Nefsânî arzuların peşinde ve ten plânında yaşayanlar, âhiret gerçeğinden korkuyor.

Ayrıca günümüzde bütün bâtıl ve muharref dinlerin insanlığa verebileceği bir şey de kalmadı zaten. Avrupa’da kiliseler satılıyor, câmi oluyor. Bâtıl dînin temsilcileri, bu gidişâta bir son verebilmek için, İslâm’ı çirkin göstermeye çalışıyorlar. Kendi dindaşlarının İslâm’a rağbetine mânî olmak için, yegâne hak dîn olan İslâm’ı gözden düşürmeye gayret ediyorlar.

Evet, bugün İslâm; vaz ettiği gerçek şefkat, merhamet ve diğergâmlık dolayısıyla, menfaatperest insanları, pragmatist toplumları, emperyalist güçleri rahatsız ediyor. Emrettiği adâlet ve hakkāniyet sebebiyle, zâlimleri ve sahtekârları rahatsız ediyor.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş

İslam ve İhsan

BATI'DAKİ İSLAMOFOBİNİNİN NEDENLERİ

Batı'daki İslamofobininin Nedenleri

İSLAMOFOBİ İÇEREN OYUNLAR

İslamofobi İçeren Oyunlar

AVRUPA'NIN İSLAMOFOBİ İLE İMTİHANI

Avrupa'nın İslamofobi İle İmtihanı

İSLAMOFOBİYLE MÜCADELE İÇİN 10 ADIM

İslamofobiyle Mücadele İçin 10 Adım

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.