Büyük İlâhi Lütuf

Altınoluk Dergisi, 374’üncü sayısı “Büyük İlahi Lütuf” başlığıyla çıktı.

Altınoluk sunuş yazısında bu sayıyı şöyle açıklıyor:

"Rasulullah sallallahü aleyhi ve sellemin hukukunu anlamaya adanmış bir Altınoluk sunuyoruz bu ay sizlere.

Kafalar karışıyor, karıştırılıyor.

Rasulullah (s.a.v.) haber vermiş:

“....koltuğuna kurulan tok adamların “Sadece şu Kur’an lazımdır, onda bulduğunuz helali helal, haramı da haram kabul ediniz yeter” diyeceği günler gelmiş.” (Ebu Davud, Sünnet, 6, İmare 33; Tirmizi, İlim 10)

Bazı yerlerde “Bu hadis sahih mi?” diye soruluyor.

Burada bildirilen şey zaten yaşanıyor. Belki şaşıranlar, Rasulullah aleyhissalatü vesselamın “gelecek olan günler”i bu kadar net ortaya koymuş olmasına şaşırıyorlar. Oysa bir hadisi şerife bakıp bir de kendimize bakmalı ve “Acaba ben Rasulullah’ın işaret buyurduğu kimselerden miyim?” diye sormamız lâzım.

Sonra şu üç ayet-i kerimeyi okumak lâzım:

“Şüphesiz ki Allah’ı ve peygamberlerini inkâr edenler, Allah ile peygamberlerinin arasını ayırmak isteyenler ve: “bir kısmına îmân eder, bir kısmını inkâr ederiz” diyenler ve bunun arasında bir yol tutmak isteyenler yok mu, işte bunlar gerçek kâfirlerin ta kendileridir. Kâfirler için ise (pek) aşağılayıcı bir azab hazırladık!” (Nisa, 150-151)

“Hayır, Rabbın hakkı için, onlar aralarında çıkan çekişmede seni hakem yapıp sonra da verdiğin hükme karşı içlerinde bir burukluk duymadan tam teslim olmadıkça, iman etmiş sayılmazlar.” (Nisa, 65)

İlk iki ayet;

-Allah’ı ve peygamberlerini inkâr edenleri

-“Bir kısmına îmân eder, bir kısmını inkâr ederiz”  Allah ile peygamberlerinin arasını ayırmak isteyenleri ve arada bir yol tutabileceklerini sananları “kafirlerin taa kendileri” olarak niteliyor.

-Diğer ayette de Rabbimiz, mü’minler aralarında çıkan herhangi bir ihtilafta Rasulullah’ı hakem yapıp sonra da verdiği hükme, üstelik içlerinde herhangi bir burukluk duymadan teslim olmadıkça iman etmiş sayılmazlar, buyuruyor.

Bize düşen, ilk iki ayette tarif edilen insanlar arasında bulunmamaya, ikinci ayette zikredilen insanlardan ise “Rasulullah’ın verdiği hükme içinde hiçbir burukluk duymadan razı olanlar”dan olmaya çalışmaktır.

Rasulullah’ın verdiği hükme razı olmak, illa O’nun huzuruna “Bizim aramızda şöyle bir ihtilaf çıktı” diye varmak söz konusu olduğunda olmamalı. O da fani ve O’nun huzuruna böyle çıkmak söz konusu değil. Ama biz içimizde soru oluştuğu her durumda O’nun bize bıraktığı “İki Emanet”e başvurup cevabını alabiliriz. Kur’an da O’nun “Sadık haberci” hüviyetiyle bize ulaştı, Hadisler ve Sünnet de, O’nun “Sadık icracı” hüviyetiyle şekillendi.

Allah Teâlâ, Rasulü için “Lütuf” tanımlamasını yapıyor. Ötesi var mı?

Biz Rasulullah’ı “İlahi Lütuf” olarak görürsek, hayatımız için “Lütuf” olur. Görmezsek’in izahı yok. Yok. Öyle yapan belasını bulmuş demektir zaten. Allah muhafaza etsin. “Allah ile Rasullerinin arasını ayıranlar...”ın Allah’ın kitabında nasıl tanımlandığına baksın.

Rabbimiz “İlahi Lütuf”a lâyık mü’minler olmayı nasip etsin.

Sizleri Altınoluk’la başbaşa bırakıyoruz, sağlıcakla kalın efendim."

Ayrıntılı Bilgi: www.altinoluk.com

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.