Büyük İsrail Planı İçin Boşaltılıyor

ÜMMET

Küresel güçler, Suriye ve Irak’ın parçalanmasıyla sonuçlanacak harita için 3,5 milyon Müslümanı yerinden ederek, korkunç bir insansızlaştırma projesi uyguluyor. İsrail’in ‘Vadedilmiş Topraklar’ planı için çok büyük kıyımlara imza atıldı. Hakkari-Hatay hattının ‘öteki tarafı’ndaki kadim şehirler insansızlaştırıldı.

ABD ile İsrail, Türkiye’nin yanıbaşında Irak ve Suriye’nin parçalanmasıyla sonuçlanacak harita için 3,5 milyon Müslümanı yerinden etti. İsrail’e ‘vadedilmiş toprakları’ kazandıracak kirli plan uğruna hiçbir eylemden kaçınmayan Amerikan ordusu ve istihbaratı, Irak ve Suriye’de büyük bir kıyıma imza attı. İsrail’in güvenlik çıkarları için hazırlanmış projeyle Hakkari-Hatay hattının ‘öteki tarafı’ insansızlaştırıldı. Türk ve Araplardan arındılmış koridoru tamamıyla denetim altına almak isteyen Tel Aviv, istila yolunda atılan her adımı ‘yeni harita’ya endeksledi. Vadedilmiş topraklar amacına uygun olarak İsrail’den Kuzey Irak’a kadar bütün bu kuşaktaki Müslüman Türk ve Araplar, hatta bazı Hristiyan gruplar ya öldürüldü ya evlerinden sürüldü ya da silah zoruyla baskılandı. Tek tek harabeye çevrilen şehirlerin kadim sakinleri yurtlarına bir daha dönemedi.

İSRAİL’İN İNSANSIZ KUŞAK PROJESİ

Tel Aviv çıkarları doğrultusunda Irak’ı işgal eden ABD, bu süreçte 1 milyonu aşkın Müslüman’ı öldürdü. 1991’deki ilk işgal sonrası Kuzey Irak’ı özerkleştiren Washington, 2003 yılında tümüyle çöktüğü ülkede nüfus oyunlarını hızlandırdı. Binlerce yıldır birarada yaşayan halklar birbirinden koparıldı, kadim kentler talan edildi, sadece Müslümanlar değil, Hristiyanlar da ‘insansız kuşak oluşturma’ projesinden nasibini aldı. 2003’ten beri Irak’ta her türlü istilaya imza atan işgalciler, iç savaş cenderesindeki Suriye’de ise 2014 yılından itibaren sahne aldı. Savaşın başladığı 2011 Mart’ından bu yana 700 bini aşkın insanın öldüğü ülkede 6 milyon Suriyeli, başka ülkelere göç ederek ‘sığınmacı’ oldu, 13 milyonu ise ülke içinde başka şehirlere göç etti.

YA ZORUNLU GÖÇ YA İSKAN

Suriye ve Irak için özel tasarlanmış ‘DEAŞ’ın 2014’te devreye sokulmasıyla birlikte Türkiye’nin güney hattı boyunca yeni bir demografik planın fitili ateşlendi. Vahşet sahneleriyle dünya kamuoyunda şeytanlaştırılan DEAŞ’a birçok kent ‘anahtar teslim’ bırakıldı. Planlanan nüfus oyunları doğrultusunda yoğun miktarda göçe sahne olan bölgede insanlar, ‘sonradan PKK’ya verilmek üzere’ DEAŞ’a teslim edilen toprakların bir bir ABD destekli teröristlere devredildiğine şahit oldu. Kuzey Irak’ta Barzani yönetimindeki Peşmerge güçleri, Suriye kuzeyinde ise ABD tarafından bölgeye yerleştirilen PKK/PYD, Türk ve Arap nüfusa uygulanan zorunlu göçün ana uygulayıcıları oldu. PKK il ve ilçeleri silah zoruyla boşaltırken, Barzani ise daha çok ‘Kürtlerin iskanıyla çoğunluk oluşturma’ taktiğini benimsedi. Kerkük’te Türkler lehine olan nüfus, dışarıdan 600 bin kişinin getirilmesiyle değişti. DEAŞ işgali öncesi 2,5 milyon insanın yaşadığı Musul’un nüfusu da 100 bine kadar düştü. 550 bin kişilik Türk kenti Tel Afer’de ise sadece 15 bin insan kaldı. 850 binlik Rakka, işgal sonrası 30 bine, 600 binlik Deyrizor ise 65 bine indi. Suriye’nin kuzeyinde Haseke, Ayn el-Arab ve Tel Abyad da aynı akıbetten nasibini aldı. BM verilerine göre halen 1 milyon 400 bini aşkın Iraklı, yurtlarından koparıldı ve tüm hakları ellerinden alındı. Suriye’de aynı amaç uğruna yurtlarını terke mecbur bırakılan sivil sayısı ise 2 milyon oldu. Yani ‘Kürdistan devleti’ adı altında ABD ve İsrail’e göbekten bağlı çalışacak yapı için 3,5 milyon insan tereddütsüz feda edildi.

EVLERİ BİLE TALAN EDİLDİ

Irak’ın işgaliyle başlayan ‘koridor oluşturma’ faaliyeti kapsamında Türk ve Arap nüfusun ağırlıkta olduğu 150 bin kilometrekare, Mesud Barzani ve PKK eliyle işgal edildi. Türk ve Araplar, Kuzey Irak ve Suriye’nin doğusu ile kuzeyindeki 7 büyük ilin yanında yüzlerce yerleşim merkezinden silah zoruyla göç ettirildi. Demografik yapının tamamen değiştiği bölge, Fırat ve Dicle nehirleri arasında İsrail’in vadedilmiş topraklarında ikame edildi. Irak Anayasası’nın yeniden yazıldığı 2005 yılında tüm tarafların ittifakıyla kabul edilen ve ‘savaş sonucu yutlarından göçmek zorunda kalan sivillerin döndüklerinde evlerine yeniden sahip olmasını’ hükme bağlayan 140. madde, Celal Talabani ve Mesud Barzani tarafından yok sayıldı.

ARAPLARI SÜRDÜLER

PKK eliyle Suriye’de oluşturulan terör koridorunun doğu yakası Haseke’den Arapları sürdüler. ABD/PKK, bölgede yaşayanları tehcire tabi tuttu. 250 binden fazla Arap sürgün edildi. Bunların birçoğu Şanlıurfa’ya göçtü. Amerikalıların, ismini ‘Kobani’ olarak değiştirmeye çalıştığı Ayn el-Arab’dan da bölgenin bizzat sahipleri olan Araplar sürüldü. Ayn el-Arab’lı binlerce kişi Türkiye’ye sığındı.

RAKKA BOMBOŞ

Pentagon ve CIA’in ortaklaşa çizdiği haritanın gerçekleşmesi için başlatılan insansızlaştırma operasyonu Suriye’de de çok kişinin canını yaktı. Savaş öncesi 850 bin nüfuslu Rakka, işgal sonrası 30 bine düştü. Bu kişilerin çoğu da kırsal kesimde yaşayanlardan oluşuyor. 600 bin kişilik Deyrizor’un şimdiki nüfusu ise 65 bin. Kentte Fırat’ın batısını Esed, doğusunu ise ABD/PKK kontrol ediyor.

MUSUL HARABE

Musul’un kaderi, demografisi dışarıdan insan getirilerek değiştirilen Kerkük’ten biraz daha farklı oldu. DEAŞ işgali öncesi 2,5 milyon insanın yaşadığı Musul’dan büyük göçler yaşandı. Nüfus 100 bine kadar düştü. Kadim kentin tarihi yapıları bombalarla yerlebir edildi. Müslümanların ortak hafızasına dair ne varsa talana uğradı. Üstelik, boşaltılmış Musul’a sonradan Musullular değil, bölge dışından insanlar getirildi. Yağmanın her türlüsünün yaşandığı kentte şimdi Musulluların dışında herkes var. İran destekli Haşdi Şabi güçleri ve Irak ordusunun operasyonuyla DEAŞ’tan kurtarılan Tel Afer de diğer kentlerden farklı değil. Bir zamanlar 550 bin kişinin yaşadığı Türk kentinde nüfus 15 bine kadar düştü.

KERKÜK TALANI

Türklerin 90’larda nüfusun yüzde 67’sini oluşturduğu Kerkük, 2003’ten sonra hızla değişime maruz bırakıldı. Yeraltı zenginlikleriyle ünlü kadim kente Irak’ın çeşitli bölgelerinden, İran’dan ve hatta Türkiye’den 600 bin dolayında Kürt getirilerek Kerkük’te iskan edildi. Böylece Kerkük’te bin yıldır korunan doğal denge, ABD projesiyle Kürtler lehine bozulmuş oldu. Barzani güçlerinin ‘terör devleti’ sınırlarına dahil etmek istediği ve Türklerin direnme ihtimaline karşı 25 Eylül’deki referandum öncesi tanklarla kuşattığı kent şimdi barut fıçısı gibi. Diala başta olmak üzere Kerkük, Tel Afer, Tuzhurmatu, Kefri, Karatepe, Bedre, Samara gibi bölgelerden DEAŞ çıkarılmasına rağmen Arap ve Türklerin bölgeye dönüşüne izin verilmiyor.

AFRİN’DE BİLE DURUM FARKLI

Nüfusunun yüzde 1’ini bile Kürtlerin oluşturmadığı Münbiç’e de sistematik göçler organize edildi. Bölge PKK işgaliyle boşaltıldı, hemen ardından terör örgütüne yakın gruplar Münbiçlilerin boş kalan evlerine yerleşti. PKK’nın yıllardır üstlendiği Afrin’de bile, terör örgütünün iddialarının aksine, Kürt nüfus çoğunlukta değil. Savaş öncesi Kürtler buradaki nüfusun yüzde 45’ini oluşturuyordu. Geriye kalan Araplar ise örgütün tehdidine boyun eğmiş, sindirilmiş durumda.

Kaynak: Yeni Şafak