'büyük Şeytan' 'şer Odağı' İle Neden Barıştı?
Batı dünyası daha düne kadar şeytanlaştırdığı, “Şer Odağı” olarak nitelendirdiği İran’ı bugün neden gözdesi haline getirdi? Yine buna mukabil Tahran yönetimlerinin yıllardır diline pelesenk ettiği “Büyük Şeytan” söyleminden neden geri adım atarak ABD ile uzlaşma yoluna gitti? Altınoluk Dergisi yazarı Beytullah Demircioğlu analiz ediyor.
İran ile ABD öncülüğündeki Batı koalisyonu arasındaki nükleer sorun nihayet çözüldü. Bu gelişmeye paralel Suudi Arabistan’da Şii dini lider Nemr Bakır en-Nemr’in idam edilmesi ise İran -Suudi Arabistan arasındaki gerginliği had safhaya çıkardı.
Gerek Suriye’de eli kanlı Esed rejimine yönelik hâmiliği ile gerekse mezhepçi-etnik yayılmacı politikaları ile gündemde olan İran’ın, Batı dünyası ile uzlaşmasının hem İran’a hem de bölgeye neler getireceği merak konusu?
Belki ondan önce merak edilen bir başka hatta daha önemli husus, Batı dünyası daha düne kadar şeytanlaştırdığı, “Şer Odağı” olarak nitelendirdiği İran’ı bugün neden gözdesi haline getirdiğidir.
Yine buna mukabil Tahran yönetimlerinin yıllardır diline pelesenk ettiği “Büyük Şeytan” söyleminden neden geri adım atarak ABD ile uzlaşma yoluna gittiğidir?
IRAK İŞGALİYLE BAŞLAYAN SÜREÇ
Bunun gibi yığınla soru şu sıralar uluslararası siyasi analizlerin gündeminde hararetli bir biçimde tartışılıyor. Batı’nın, İran ile uzlaşmasının nedenlerine ilişkin konjonktürel, ekonomik siyasi birçok husus sıralanıyor.
Batı’nın Şii İran’ı, Sünni dünyaya karşı bir denge unsuru olarak devreye soktuğu dillendirilen gerekçeler arasında mesela. Özellikle 11 Eylül’den sonra Batı’nın, İslam dünyasını birbirine kırdırma stratejisini izlediğini Ortadoğu’da son yıllarda cereyan eden gelişmelere bakarak söylemek mümkün.
Özellikle ABD’nin Irak işgali ile başlayan süreçte Irak’ta Sünnilerin sistemin dışına itilmesinin ötesinde zulme varan ötekileştirme politikalarında Maliki yönetimi kadar buna göz yuman hatta bu anlamda ön açıcı bir rol üstelenen ABD’nin payı çok ama çok büyük. Irak’ı sözümona özgürleştirmek için işgal eden ABD’nin çekip giderken geride İran’a teslim edilmiş bir Irak bıraktığını unutmamak lazım...
BATI-İRAN UZLAŞMASI VE EKONOMİK FIRSATLAR
Batı-İran uzlaşması neyi değiştirecek sorusuna gelecek olursak.
Evet yıllardır İran’ın belini büken ambargo İran ekonomisini önemli ölçüde rahatlatacak. Ancak düşen petrol fiyatları göz önüne alındığında ambargoların kalkmasının İran ekonomisinde çok büyük bir sıçrama meydana getirmesi beklenmiyor. Ancak yine de orta ve uzun vadede ambargonun kalkması küresel düzeyde çok geniş bir çevre için ekonomik bir fırsat olarak görülüyor. Bir takım riskleri beraberinde getirse de buna Türkiyede dâhil…
KÖRFEZ ÜLKELERİ İLE İRAN'IN HAKİMİYET SAVAŞI
Ambargonun kalkmasının muhtemel siyasi sonuçlarına ilişkin neler öngörülüyor?
İran iç dengeleri açısından ambargonun kalkmasının yaklaşmakta olan seçimlerde Ruhani’nin elini güçlendireceğinin altı çiziliyor. Ancak Obama sonrası ABD-İran ilişkilerinin nasıl seyredeceği şimdilik meçhul. Eski günlere dönme ihtimali kapının eşiğinde duruyor gibi.
İran’ın önünü açan yeni dönemin, en çok Körfez ülkelerini tedirgin ettiği ise muhakkak. Direk karşı karşıya gelme durumu belki olmayacak ama bölgedeki vekâlet savaşlarının baş aktörleri Körfez ülkeleri ile İran’ın çok daha çetin geçecek bir sürece hazırlandıkları tahmin etmek zor değil. Özellikle Basra Körfezi üzerinde İran ile Körfez ülkelerinin hakimiyet savaşının derinleşeceği, ekonomik açıdan rahatlayacak olan Tahran’ın vekaleten yürüttüğü çatışma alanlarına daha çok kaynak aktaracağı beklentiler arasında.
Velhasıl yüksek tansiyonlu günleri daha uzun bir süre yaşayacak gibi duruyor Ortadoğu coğrafyası…
Kaynak: Beytullah Demircioğlu, Altınoluk Dergisi, 360. Sayı, Şubat 2016
YORUMLAR