Cahîm Ne Demek? Kısaca Anlamı Nedir?

Cahîm ne demek? Kısaca anlamı nedir? Kuran'da geçiyor mu?

Cahim, ateş yakmak, ateş tutuşup büyümek, gözün kırmızılığı artmak ve gözünü açmak anlamlarındaki "c-h-m" kökünden türeyen ve sözlükte alevli ateş, çok şiddetli yanan ateş, çok sıcak yer ve derin kuyu-vadi demek olan cahîm, yedi cehennemin, azabı en şiddetli olan tabakalarından birinin adıdır.

Kuran'da Geçiyor mu?

Kuran'da 26 âyette geçen cahîm bir yerde Hz İbrahim'in atıldığı ateş (sâffât, 37/97), 25 yerde cehennem ve şiddetli ateş anlamında kullanılmıştır. Cahîmin tutuşturulmuş ateş olduğu Tekvîr sûresinin 12. âyetinde açıkça bildirilmiştir. Cahîmin dibinden zakkum ağacı çıkar (Sâffât, 37/64), buraya atılanlar bu ağaçtan yeyip karınlarını doldururlar, irinden içerler, zakkum karınlarında sıcak suyun kaynaması gibi kaynar. Sonra yanar sudan susuzluk hastalığına tutulmuş develer gibi içerler. Ayrıca tepelerinden kaynar su dökülür (Sâffât, 37/66-67; Duhân, 44/43-48; Vakı'a, 56/52-55; Hâkka, 69/35-37).

Kur'ân'da Cahîm'in azgınlar için hazırladığı (Şû'arâ, 26/91) ve kâfirlerin, Allah'ın âyetlerini yalanlayan (Mâide, 5/10,86), âyetleri red ve iptal etmek için yarışanların (Hac, 22/51), müşriklerin (Tevbe, 9/113), hak yoldan sapanların (Vakı'a, 56/92), zalimlerin (sâffât 37/63-68), günahkârların (Duhân, 44/44), Allah'a inanmayanların, yoksulu doyurmayanların (Hâkka, 69/25-37), azgınların, dünya hayatını ahirete tercih edenlerin (Nâzi'at, 79/26-29), facirlerin (İnfitâr, 82/14) ve günahları kalplerini bütünüyle kaplamış olanların (Mutaffifîn, 83/14-16) cahîme atılacakları bildirilmiştir. Bu kimselerin, amel defterleri sol elinden verilecek ve bunlar yetmiş arşın zincire bağlanarak cahime atılacaklardır (Hâkka, 69/25-32).

Melekler, muttakî mü'minlerin cahîmden korunması için Allah'a dua ederler (Mü'min, 40/7).

İslam ve İhsan

ASHÂB-I CAHÎM KİMDİR?

Ashâb-ı Cahîm Kimdir?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.