Cami Mimarisi Değişiyor

Camiler, toplumun her kesimine hitap edebilen, sosyal ve kültürel ihtiyaçları karşılayabilecek hale gelmesi için çalıştaylar düzenlenecek.

Diyanet İşleri Başkanlığı ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın ortaklaşa yürüttüğü proje kapsamında düzenlenmesi planlanan çalıştayların ilki yarın ve 23 Mart'ta Ankara'da yapılacak.

Hayata geçirilecek proje ile camilerin toplumun her kesimine hitap edebilen sosyal ve kültürel ihtiyaçları karşılayabilecek hale gelmesi hedefleniyor.

Cami yapılacak alanlarda ihtiyaca göre Kur'an kursu, aile ve dini rehberlik bürosu, kütüphane, gençlik merkezi, çocuk oyun alanı, çok amaçlı salon, sergi salonu, sanat atölyesi, spor alanı, aşevi, taziye evi gibi bölümlerin de bulunması planlanırken, engelliler, kadınlar ve yaşlıların erişiminin kolaylaştırılması ve çocuk bakım mekanlarının da olması amaçlanıyor.

CAMİLER, HAYATIN MERKEZİ OLACAK

Projenin hayata geçmesiyle kendi enerjisini üretebilen, yağmur ve kullanım suyunun geri dönüşüm çerçevesinde çevre ve peyzaj düzenlemelerinde kullanılabildiği, şehrin dokusuna uygun ibadet mekanları yapılabilecek.

Geleneksel sanatların yaşatılmasına imkan tanıyan, ayrıca estetik kaygıları da dikkate alacak camilerin mimari ve akustik düzenlenmeleri, uzmanların danışmanlığında projelendirilecek. Halısından minaresine, kubbesinden taç kapılara, kemerlerden minber, mihrap ve kürsü gibi caminin mimari ögeleri ve yapı elemanlarına yönelik standartlar getirilirken, yapı denetimle ilgili hususlarda düzenlemelerle depreme dayanıklı güvenli yapılar oluşturulacak.

TOPLUMUN HER KESİMİ TARAFINDAN KULLANILAN FONKSİYONEL YAPILAR OLACAK

Nihai olarak yapılacak mevzuat düzenlemeleri ve hazırlanacak rehber ile camiler bir ibadet mekanı olmakla birlikte, hayatın merkezi haline gelecek ve toplumun her kesimi tarafından kullanılan fonksiyonel yapılar olması sağlanacak.

İlk çalıştay, Diyanet İşleri Başkanlığı Rıfat Börekçi Eğitim Merkezinde yapılacak.

Yıl içinde alanında uzman kişilerin katılımıyla yapılması planlanan başka çalıştayların sonunda mevzuat ve rehber kitap çalışmaları da tamamlanacak.

Kaynak: Dünya Bülteni

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.