Camide Oturmanın Fazileti ile İlgili Hadisler

Namaz kılmak için camide oturmak ibadet midir? Camide/mescitte oturmanın fazileti ile ilgili hadis-i şerifler…

Ebû Hüreyre radıyallahu anhdan; Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:

“Sizden biriniz abdesti bozulmadıkça veya kalkmadıkça namaz kıldığı namazgâhta durduğu müddet, melekler;

Ya Allah ona mağfiret et. Ya Allah ona merhamet et diye dua ve istiğfar ederler,” buyurdu. (Ebû Dâvûd, Salât, 20/469; Buharî; Müslim, Kitâb’ul-Mesâcid, b. 49, n. 649, s. 459, c. 1; Nesêi, Kitâb’ul-Mesâcid, Elcülüs filmescid, n. 734, s. 53, c. 1; İbn-i Mâce, Kitâb’ul-Mesâcid, b. 19, n. 799, s. 262, c. 1)

*

Ebû Hureyre radıyallahu anhdan:

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Sizden birinizi namaz (mescitte) alıkoyduğu müddetçe, o kimse namazda sayılır. Çünkü onu evine gitmekten ancak namaz alıkoyuyor.” buyurdu. (Ebû Dâvûd, Salât, 20/470; Müslim, Kitâb’ul-Mesâcit, b. 42, n. 649/273, c. 1)

*

Ebû Hüreyre radıyallahu anh’dan:

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:

“Bir kul namazgâhında namazı beklediği müddetçe namazda sayılır. Namazgâhtan dönene veya abdesti bozulana kadar melekler (O, kimse için) Ya Allah ona mağfiret et. Ya Allah ona rahmet et derler.” buyurdu.

Ebû Hüreyre’ye abdesti ne bozar denildi:

O da:

“Sessiz veya sesli yellenmek bozar,” cevabını verdi. (Ebû Dâvûd, Salât, 20/471)

Hadisin Açıklaması

Fesa: Sessiz yellenmek.

Zurad: Sesli yellenmektir.

*

Ebû Hüreyre radıyallahu anhdan rivâyet edildiğine göre söyle demiştir:

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu;

“Bir kimse camiye ne maksatla gelirse, nasibi odur.” (Ebû Dâvûd, Salât, 20/472)

Hadisin Açıklaması

Namaz kılmak için gelen namaz sevabı, gösteriş için gelen riyakârlık cezası, konuşanları ihbar etmek için gelen de ona göre karşılık alır.

Kaynak: İbrahim Koçaşlı, Sünen-i Ebî Davud ve Tercemesi, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

CAMİYE GİRİNCE KILINACAK NAMAZ İLE İLGİLİ HADİSLER

Camiye Girince Kılınacak Namaz ile İlgili Hadisler

CAMİYE GİRERKEN OKUNACAK DUA İLE İLGİLİ HADİSLER

Camiye Girerken Okunacak Dua ile İlgili Hadisler

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.