Caminin Kapısı Neden Pencerelerinden Daha Küçük
İstanbul –Topkapı’da bulunan Gazi Ahmet Paşa Camii'nin kapısı, pencerelerinden küçük olmasıyla dikkat çekiyor. Peki bunun nedeni nedir?
İstanbul Fatih İlçesi –Topkapı’da bulunan bir cami var: Gazi Ahmet Paşa Camii. Bu camiyi yapan yine Mimar Sinan. Sinan, bu camiyi yaparken yine tekrar da bulunmadı ve camiye küçük bir farklılık kattı. Ama bu farklılık basit ve sıradan bir mimari değişiklik değil tasavvufi bir manada içeriyordu. İşte caminin girenlerin hemen dikkatini çekeceği en büyük özelliği:
PENCERELER KAPIDAN BÜYÜK YAPILDI
Gazi Ahmet Paşa Camii giriş kapısının her iki yanındaki pencerelerin kapıdan büyük oluşu, bu caminin en büyük özelliklerinden bir tanesidir.
Neden böyle yapıldığına geçmeden önce isterseniz Gazi Ahmet Paşa hakkında kısa bir bilgi verelim ki caminin mimarisinin neden böyle olduğunu daha iyi anlayabilelim. Kara Ahmet Paşa Camii, adını banisi Kanuni Sultan Süleyman’ın sadrazamlarından Kara Ahmet Paşa’dan alır.
Arnavut devşirmelerinden olan Kara Ahmet Paşa sarayda yetişmiş, kapıcıbaşı olarak dışarı çıkıp sonra yeniçeri ağası, Rumeli Beylerbeyi olmuş ve ikinci vezir iken 27 Temmuz 1552 de Temeşvar’ı zapt etmiş. Bundan dolayı da Osmanlı tarihinde Temeşvar Fatihi olarak tanınmış. Kanuni Sultan Süleyman’ın kız kardeşi Fatma Sultan ile evlenmiş.
ZORLA VEZİR OLUYOR
Sultan Süleyman’ın kızı Mihrimah Sultan’ın eşi Rüstem Paşa’nın sadrazamlıkta bulunduğu günler de Rüstem Paşa, kayınvalidesi Hürrem Sultan’ın kışkırtmaları ile Şehzade Mustafa’nın tahtı ele geçirmek için fırsat kolladığına dair bir rapor hazırlar. Ve o rapora göre 6 Ekim 1553 günü Konya Ereğli’sinde, babasının çadırı içinde boğdurularak öldürülür Mustafa. Yeniçeriler, olayı bir cinayet sayarak Sadrazam Rüstem Paşa’nın cezalandırılması için eyleme geçerler.
Aynı gün Paşa azledilir. Yeni sadrazamsa Padişahın ısrarla ve birazda zorlamasıyla Kara Ahmet Paşa olur. Aslında Paşa, başına gelecekleri biliyordur fakat bir türlü bu göreve de hayır diyemez.
CAMİNİN YAPIMI DURDURULDU ÇÜNKÜ…..
1554’de caminin yapımına başlanır. Ancak sadrazamlıktan azledilmeyi içine sindiremeyen Rüstem Paşa fırsat kollamaktadır. Kayınvalidesi Hürrem ve eşi Mihrimah Sultan da en büyük yardımcısıdır bu arada. Ve daha yaptırdığı caminin bitişini dahi görme fırsatı dahi bulamadan 29 Eylül 1555’de boğdurularak öldürülür Kara Ahmet Paşa.
Caminin yapımı durdurulur, çünkü eşi Paşa’nın haksız öldürüldüğünü biliyordur, haksız öldürüldüğünü ispatlaması 7 yıl sürecektir. 7 yıl sonra bizzat Padişah’ın affı sonrası caminin yapımına yeniden başlanır.
Camii, medrese, türbe ve sıbyan mektebi ile birlikte 7 yılda tamamlanır. Mihrap duvarında alt pencerelerin alınlıkları ve dolap alınlıkları çini süslemeli. Mihrap, sade mermerden olup sarkıtlı ve kum saatlidir. Yine mermerden olan Minber adeta dantel gibi bir oyma tekniği ile işlenmiş.
Vaaz kürsüsü, cümle kapısı ve pencerelerin ahşap kanatları 16.yy’ın geçmeli ahşap işçiliğinin en güzel örneklerinden. Müezzin mahfilinin tavanında görülen kalem işleri de dikkat çeken bir diğer süsleme detayı.
VE İŞTE PENCERENİN BÜYÜKLÜĞÜNÜN SEBEBİ
Mimar Sinan, Paşa’nın hikayesini biliyordu ve Paşa’nın sağlığında iken ne kadar tevekkül sahibi ve tasavvuf geçmişi olduğunu bildiği için kapıyı küçük pencereyi de büyük yapmıştı. Kapı, küçük çünkü Paşa sağlığında iken çok konuşmazdı. Çok konuşmayı sevmeyen biriydi. İşte bunun için ağız sadece yeri geldiğinde konuşulacak, yeri geldiğinde açılacak önemli bir uzvumuz. Dil-dudak depreşmeden anlaşmak, işte işin sırrı burada. Pencere ise Kalptir. Kalp gözü açık olan insan, sadece dünyaya değil tüm evrene bakar. Tüm dünyayı ayırım yapmadan kucaklar, yaratılanı sever yaratandan ötürü… Müsait olduğunuzda gidip görmenizi tavsiye ederim…
Kaynak: sarrafoglu.com
YORUMLAR