Camiye Yürümenin Fazileti ile İlgili Hadisler

Camiye yürümenin fazileti nedir? Camiye yürüyerek gitmenin fazileti/sevabı ile ilgili hadisler...

Ebû Hüreyre radıyallahu anhdan:

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, “Evi mescide daha uzak olan, az uzak olandan ecir bakımından daha büyüktür,” buyurdu. (İbn-i Mâce, Kitâb’ul-Mesâcid, b. 15, n. 782, s. 257, c. 1)

Hadisin Açıklaması

Mescide evi uzak olanın camiye gelene kadar attığı adım, sarfettiği enerji daha çoktur, ibadetlerin en faziletlisi zahmetli olanı olduğundan, camiye evi uzak olanın sevabı daha çok olacaktır. “Fel ebâdü”deki fa tertip içindir. Sevaplar uzaklıktaki tertibe göredir. Daha uzak olanın sevabı daha çok, daha yakın olanın sevabı daha azdır, demektir.

*

Ubey bin Kâ’b radıyallahu anh’dan rivâyet edildiğine göre şöyle demiştir:

Bir şahıs vardı, kıbleye dönerek namaz kılan Medine halkından mescide onun evinden daha uzak evi olan kimse yoktu. Cemaatle camide namazları hiç geçirmezdi. Kendisine bir merkep alıp sıcak ve karanlık anlarda binsen dedim. O zat evimin mescidin yanında olmasını sevmem, dedi. (Şahsın) sözü Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve selleme duyuruldu. Ve Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ona, o sözünden ne demek istediğini sordu da. Ey Allah’ın Rasûl-i mescide gelişim ve aileme dönüşümde attığım adımların benim için mükâfatının yazılmasını kastettim, dedi. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem: “Allah sana onun hepsini verdi. Aziz ve Celil olan Allah sana ümit ettiklerinin hepsini verdi,” buyurdu. (Müslim, Kitâb’ul-Mesâcid, b. 50, n. 669/278, s. 460, c. 1; İbn-i Mâce, Kitâb’ul-Mesâcid, b. 15, n. 783, s. 257, c. 1)

*

Ebû Umame radıyallahu anhdan:

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem: “Kim evinden abdest alarak farz bir namaz için çıkar giderse onun sevabı ihramlı olarak hac yapanın sevabı gibidir. Bir kimse kuşluk namazı için evinden çıksa bu çıkışında yorulmasının sebebi yalnız kuşluk namazı olursa onun sevabı ömre yapanın sevabı gibidir. Aralarında (boş söz) konuşulmadan bir namazın arkasından başka bir namaz kılanlar illiyînde yazılır.” buyurdu.

Hadisin Açıklaması

İlliyîn: Mertebesi yüce, 7. ci katın üstünde, iyilerin isimlerinin yazıldığı defter gibi manâlara gelir. (Bezlü’l-Mechûd, c. 4, s. 147)

Arasında konuşmadan birbiri arkasına namaz kılanın mertebesi yüce, ismi de iyilerin isimlerinin yazıldığı deftere yazılır, demektir.

*

Ebû Hüreyre radıyallahu anhdan:

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, “Kişinin cemaatle kıldığı bir namaz derece bakımından evinde ve dükkânında yalnız kıldığı 25 vakitten daha üstündür, işte sizden biriniz, güzelce abdest alıp namazdan başka gayesi olmaksızın camiye gelirse ve onu yerinden ancak namaz kaldırmışsa, mescide gelene kadar attığı her adım sebebi ile bir derecesi yükselir. Ve bir hatası af edilir. Camiye girince namaz onu alıkoyduğu müddetçe, o namazda sayılır.

Sizden biriniz namaz kıldığı yerde kimseye eza etmeden ve abdesti bozulmadan durduğu müddetçe melekler yâ rabbî onu bağışla yâ rabbî onun tevbesini kabul et, yâ rabbî ona merhamet et, diye yalvarırlar.” buyurdu. (Buharî, Kitâbu’l-Ezân, b. 29, s. 158, c. 1; Müslim, Kitâbu’l-Mesâcid, b. 49, n. 649, s. 459, c. 1; Tirmizî, Ebvâb’us-Salât, b. 245, n. 330, s. 150, c. 2; İbn-i Mâce, Kitâbu’l-Cemâat, b. 19, n. 799, s. 262, c. 1)

*

Ebû Said el-Hudrî radıyallahu anhdan:

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, “Cemaatle kılınan bir vakit namaz yalnız kılınan 25 vakit namaza denk olur. Namazı sahrada rûkuunu secdesini tam yaparak kıldığı vakit (derecesi) elli vakit namaz derecesine yetişir,” buyurdu.

Ebû Dâvud dedi ki; Abdul Vahid bin Ziyad bu hadiste bir şahsın kırda kıldığı namaz cemaatla kıldığı namaza kat kat üstündür, dedi. Abdul Vahid hadisi sevketti. (İbn-i Mâce, Kitâbu’l-Mesâcid, b. 6, n. 789/790, s. 269, c. 1)

Hadisin Açıklaması

Cemaatla kılınan namazlar yalnız kılınan namazlardan 25, 27 derece üstündür. Ağaç ve otun bulunmadığı, kimsenin olmadığı kırda çölde rükû ve secdesi tam yapılarak kılınan namazın sevabı ise şehirde ve köyde kılınan namazın iki katıdır. Çölde kılınan namaz ister cemaatle kılınsın, ister yalnız kılınsın müsavidir, fakat sallâhâ zamirinden çölde yalnız kıldığı namaz anlaşılıyor.

Bu hadiste çölde bulunanların namaza devamlarını, ta’dil-i erkana riayetlerini temin için onlara müjde verilmiştir. Bir de çölde imkansızlıklar çok, su yok gölge yok sergi yok buna rağmen namazına devam edenler teşvik edilmiştir.

Kaynak: İbrahim Koçaşlı, Sünen-i Ebî Davud ve Tercemesi, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

CEMAATLE NAMAZ KILMANIN 11 FAYDASI

Cemaatle Namaz Kılmanın 11 Faydası

CEMAATLE NAMAZ KILMAK İLE İLGİLİ AYET VE HADİSLER

Cemaatle Namaz Kılmak İle İlgili Ayet ve Hadisler

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.