Çayın, Göze Olan İnanılmaz Faydası

Cumhuriyet Üniversitesi (CÜ) Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa İlker Toker, yaptığı açıklamada, çay pansumanının kirpik kenarındaki yağlanma ve kepeklenme durumlarında vatandaşlar arasında sıklıkla kullanılan bir uygulama olduğunu anlattı.

Göz pansumanında çayın yeni demlenmiş ve ılık olmasını tavsiye eden Toker, "Pansuman yaparken uyguladığımız pamuğun ve gazlı bezin temiz olması gerekiyor. Bu şekilde uygulanmasını öneriyoruz. Farklı şekilde farklı gıdaların üzerine dökülerek uygulanması gözün enfeksiyon almasına sebebiyet verebilir, bu yüzden biz bunları önermiyoruz" dedi.

Toker, pansuman yapılacak çayın şekersiz olmasının çok önemli olduğunu dile getirerek, "Göz pansumanı şekersiz çayla yapılmalı. Şekerli çay kullanıldığı zaman içerisinde bakteri üreme ihtimali artar ve faydası olmaz. Göz iltihabı, kapak dokularında iltihaplanma ortaya çıkar. Çeşitli enfeksiyonlar ve bunlara bağlı olarak görme kaybı ortaya çıkabilir. Bu nedenle şekerli çayı kesinlikle önermiyoruz" diye konuştu.

Pansumanın faydaları hakkında bilgi veren Toker, "Çayın içerisindeki bir kısım maddeler, kirpik diplerindeki yağı çözerek o bölgedeki bezlerin açılmasına ve içlerindeki salgının boşalmasına yardımcı oluyor. Böylelikle de oradaki enflamasyon (yangı-iltihap) da azalmış ve hastanın gözünde yanma, batma gibi şikayetlerin azalması sağlanmış oluyor. Gözyaşı stabilizesi bozulduğu durumlarda fayda edebiliyor" ifadelerini kullandı.

Çay pansumanının her göz hastalığında kullanılmaması gerektiğini belirten Toker, mikrobik durumlarda pansumanın etkisiz kalacağını kaydetti.

BİTKİ ÇAYLARIYLA PANSUMAN YAPMAYIN

Prof. Dr. Mustafa İlker Toker, teknolojinin ilerlemesiyle çay pansumanının yerini alacak birtakım ilaçlar çıktığını da dile getirerek, imkanı olanlara bu ilaçlardan kullanmalarını önerdi. Toker, ayrıca, bitki çaylarıyla göze pansuman yapılmasını tavsiye etmediklerini sözlerine ekledi.

Kaynak : AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.