Çekişmeyi, Tartışmayı Bırak! | Peygamberimizin Eğitim Dili

Yirmi üç senelik nebevî ömrü, Kur’ân-ı Kerîm’in tefsîri mâhiyetinde olan Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in nezih hayatı yalnız tebliğ ile geçmiş, hayatında asla çekişme ve münakaşa olmamıştır.

Yirmi üç senelik nebevî ömrü, Kur’ân-ı Kerîm’in tefsîri mâhiyetinde olan Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in nezih hayatı yalnız tebliğ ile geçmiş, hayatında asla çekişme ve münakaşa olmamıştır.

Nitekim âyet-i kerîmede;

“Rahmân’ın (has) kulları onlardır ki, yeryüzünde tevâzu ile yürürler ve kendini bilmez kimseler onlara lâf attığında (incitmeksizin) «Selâm!» derler (geçerler). (el-Furkān, 63) buyurularak has kulların vasıflarından birinin kimseyle çekişmeyerek münakaşaya girmemesi olduğu ifade edilmiştir.

Zaten Mevlânâ Hazretleri’nin de buyurduğu gibi:

“Câhiller karşısında kitap gibi sessiz olmak lâzımdır.”

Yahya bin Ebî Kesîr, Süleyman -aleyhisselâm-’ın, oğluna şöyle nasihatte bulunduğunu bildirmektedir:

“Çekişmeyi, tartışmayı bırak! Çünkü onun faydası azdır. (Üstelik) o, kardeşler arasında düşmanlığı körükler, tahrik eder.” (Dârimî, Mukaddime, 29/309)

Bir mü’minin; davranışı nâzik, sözü hoş, sükûtu tatlı olmalıdır. İnsan öfke esnasında düzgün karar veremez. Çoğunlukla yanlış kararlar alır.

Müslim bin Yesâr -radıyallâhu anh- bu gerçeği şöyle ifade eder:

“Münakaşadan sakının! Çünkü o, âlimin cehâlet zamanıdır. Şeytan bununla âlimin ayağını kaydırmaya çalışır.” (Dârimî, Mukaddime, 35/402)

Şehr bin Havşeb -rahmetullâhi aleyh-’ten gelen bir rivâyet de şöyledir:

“Bana ulaştığına göre Lokman Hakîm oğluna şöyle nasihat edermiş:

«Yavrum! İlmi, âlimlerle karşılıklı övünmek veya câhillerle çekişmek yahut meclislerde gösteriş yapmak için öğrenme!»” (Dârimî, Mukaddime, 34/383)

Bilhassa Lokman Hakîm’in tavsiyesi, şeytanın ilim ve eğitim yolcularına tuzağını haber vermektedir. Bilgiyi bir çekişme aracı olarak kullanmak için edinenler, ondan istifâde edemezler.

Eğitimciler de öğrencileriyle nezâket ve zarâfet ölçüleri içerisinde konuşmalı, gereksiz münakaşa ve tartışmalara fırsat vermemelidirler.

Kaynak: Osman Nûri TOPBAŞ, O'NUN EĞİTİM LİSÂNI, Yüzakı Yayıncılık

İslam ve İhsan

YALAN SÖYLEME | PEYGAMBERİMİZİN EĞİTİM DİLİ

Yalan Söyleme | Peygamberimizin Eğitim Dili

DİLİN EDEBİNİ GÖZETMEK | PEYGAMBERİMİZİN EĞİTİM DİLİ

Dilin Edebini Gözetmek | Peygamberimizin Eğitim Dili

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.