Cemaatle Namaz Kılmanın 11 Faydası

Cemaatle namaz kılmanın faydaları nelerdir? Günde beş vakit câmilerde cemaate devâm etmenin belli başlı faydalarını ehlullâh şöyle sıralamıştır.

Cemaate devâm etmek, îmanda sadâkatin bir tezâhürüdür. Nitekim Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz:

“Bir şahsın mescide devâm ettiğini görürseniz, onun îmanlı biri olduğuna şehâdet ediniz.” buyurmuş ve:

“Allâh’ın mescidlerini ancak Allâh’a ve âhiret gününe îmân eden, namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren ve Allah’tan başkasından korkmayan kimseler mâmûr eder (ihyâ eder). İşte doğru yola ermişlerden olması umulanlar bunlardır.” (et-Tevbe, 18) âyet-i kerîmesini okumuştur. (Tirmizî, Îmân, 8/2617)

CEMAATLE NAMAZ KILMANIN 11 FAYDASI

Günde beş vakit câmilerde cemaate devâm etmenin belli başlı faydalarını ehlullâh şöyle sıralamıştır:

  1. Allâh’ın câmilere lûtfettiği feyiz ve bereketten istifâde ile mü’minin gönlünde ictimâîleşme şuurunun kökleşmesi,
  2. Namazları en makbul zamanda, yâni ilk vaktinde kılmak,
  3. Meleklerin duâ, istiğfar ve şâhitliğine mazhar olmak,
  4. Şeytandan uzaklaşmak,
  5. İftitâh tekbirine yetişerek büyük bir ecre nâil olmak,
  6. Ameldeki nifak sıfatından arınmak,
  7. Toplu yapılan duâ ve zikirlerin feyzinden istifâde etmek,
  8. Müslümanlar arasındaki ülfetin devâmını sağlamak,
  9. Tâat ve ibâdet husûsunda yardımlaşmak,
  10. Sesli okunan namazlarda tilâvet ahkâmına alışmak ve öğrenmek,
  11. Namazı kâmilen ve huzurlu bir şekilde edâ edebilmek.

Görüldüğü gibi cemaatle namaz kılmanın pek çok faydası bulunmaktadır. İşte bu sebeple Allah Teâlâ ve O’nun Habîb-i Ekrem’i, mü’minlerin câmi ve cemaate devam etmelerini ısrarla emretmişlerdir.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Faziletler Medeniyeti 1, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

CEMAATLE NAMAZ KILMANIN FAZİLETİ, FAYDALARI VE ÖNEMİ

Cemaatle Namaz Kılmanın Fazileti, Faydaları ve Önemi

CEMAATLE NAMAZ İLE İLGİLİ ÖRNEKLER

Cemaatle Namaz ile İlgili Örnekler

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.