Cemaatle Namazın Önemi

Cemaatle namaz kılmanın önemi ve fazileti nedir? Peygamber Efendimiz (s.a.v) cemaate gelemeycek olan sahabiye ne cevap veriyor? Cemaatle namazın fazileti ile ilgili başka örnekler neler? Osman Nuri Topbaş Hocaefendi anlatıyor...

Abdullah bin Ümmü Mektûm (r.a.) gelip:

“–Yâ Resûlallah! Ben gözü görmeyen ve evi de camiye uzak olan bir kişiyim. Bir kılavuzum var, o da bana yumuşak davranmıyor ve yardımcı olmuyor. Namazımı evimde kılmaya ruhsat var mı?” demişti.

Efendimiz:

“–Ezanı işitiyor musun?” diye sordu.

O, “Evet” deyince:

“–Senin için bir ruhsat bulamıyorum” buyurdu. (Ebû Dâvûd, Salât, 46/552)

Bu hâdise cemaate devam etmenin ne kadar ehemmiyetli olduğunu vurgulamaktadır. Yoksa âmâ olmak, cemaate gelmemek için kabul gören mâzeretler arasındadır. Lâkin bu durumda olan kişiler de, imkân bulabildikleri nisbette, cemaatin büyük fazilet ve sevabından mahrum kalmamalıdırlar.

Allah Resûlü, cemaat hususunda ihmalkâr davrananları şöyle îkaz etmiştir:

“Kim ezanı işitir de cemaate gelmezse, kıldığı namaz (kâmil bir namaz olarak) kabul edilmez. Ancak bir özrü varsa, o başka.” (İbn-i Mâce, Mesâcid, 17)

CEMAATLE NAMAZ KILMAYANIN MAZERETLERİ

Âlimlerimiz hadis-i şeriflerden hareketle “Cemâate gitmemeyi mübah kılan özürler”i şöyle sıralamışlardır:

1. Yürüyemeyecek kadar hasta olmak,

2. Felçli olmak,

3. Çok yaşlı olmak,

4. Kör olmak,

5. Kolu veya ayağı kesik olmak.

Bunların dışında herkesin kendi durumuna göre meşrû sayılan mühim mazeretleri de cemâate gitmemeyi mübah kılabilir. Meselâ, kişinin evde hastasının başında bulunma mecbûriyeti, bunlardan biridir. (Dr. Murat Kaya, Efendimiz’den Hayat Ölçüleri, Erkam Yayınları)

Namazı cemaatle kılmaya bu kadar önem verilmesinin sebebi, mü’minleri kurtuluşa sevketmektir. Çünkü cemaat, ebedî kurtuluşun en büyük vâsıtalardan biridir. Zâten, hayrın bekâsına ve ebedî kurtuluşa vesile olması sebebiyle cemaatle namaza, “Felâh” ismi verilmiş ve mü’minler camiye, “Hayye ale’l-felâh: Haydin felâha/kurtuluşa” diye çağrılmıştır. (Adil Bebek, “Felah” md., DİA, XII, 301)

CEMAATLE NAMAZ KILMANIN FAYDALARI

Fert ve toplumun felâhını sağlayan cemaatle namazın, mü’minin kişiliğini inşâ açısından pek çok faydası vardır. Bunlardan bir kaçı şöyledir:

1. Namazın yirmi yedi derece daha faziletli olması,

2. Günahların affedilip mânevî derecelerin yükselmesi,

3. Meleklerin dua, istiğfar ve şahitliğine mazhar olmak,

4. Ameldeki nifak sıfatından kurtulmak,

5. Namazı en makbul zaman olan ilk vaktinde kılmak,

6. İftitâh tekbirine yetişerek büyük bir ecir kazanmak,

7. İctimâîleşmek,

8. Şeytandan uzaklaşmak,

9. Toplu yapılan dua ve zikirlerin feyzinden istifâde etmek,

10. Müslümanlar arasındaki ülfetin devam etmesi,

11. Tâat ve ibadet hususunda yardımlaşmak,

12. İmamdan işiterek namaz sûrelerini güzelce okumayı öğrenmek,

13. Namazı kâmilen ve huzurlu bir şekilde edâ edebilmek...

Cemaatle namaz, ırk, renk, dil, makam ve mevkî ayrımı yapmaksızın Allah’a kullukta aynı safta bir araya gelme, bütünleşme, yardımlaşma ve ictimâî muhasebeyi sağlayarak ümmet şuurunu kuvvetlendirir. Aynı düşünce ve hedefleri paylaşan bir cemaat ortamında, fertler arasındaki ayrılıklar önemli ölçüde aşılarak gönüllere eşitlik ve kardeşlik duyguları yerleşir ve dinî bir coşku yaşanır. (Dr. Murat Kaya, Efendimiz’den Hayat Ölçüleri, Erkam Yayınları)

İslam ve İhsan

CEMAATLE NAMAZ KILMAK İLE İLGİLİ AYET VE HADİSLER

Cemaatle Namaz Kılmak İle İlgili Ayet ve Hadisler

CEMAATLE NAMAZIN HİKMETİ VE FAYDALARI

Cemaatle Namazın Hikmeti ve Faydaları

CEMAATLE NAMAZA TEŞVİK

Cemaatle Namaza Teşvik

CEMAATLE NAMAZIN HÜKMÜ

Cemaatle Namazın Hükmü

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.