Cemalullah Ne Demek? Cemalullah Makamı Nedir?

Ce­mâl-i ilâ­hî - Cemâlullâh: Hak Te­âlâ’nın son­suz gü­zel­li­ği anlamına gelir.

CEMALULLAH KELİMESİNE ÖRNEK

Dünyâda “Rahmân” sıfatının tecellîsi olarak bütün mahlûkat bol bol rızıklandırılır. Yedirilir, içirilir ve giydirilir. Dost, hasım, itaatkâr ve isyankâr ayırt edilmez. Cenâb-ı Hakk’ın engin merhametibütün mahlûkâtı ihâta etmiştir.

Dikenli bir kirpinin yavrusunu sînesine bastırması, hattâ kâfir bile olsa mazlumun bedduâsının kabul olması, bu kuşatıcı merhametin muktezâsıdır. Kâinattaki ilâhî sanat, hikmet ve ibret manzaraları, nefsânî ve süflî his ve davranışlarla, aslî tabiatı bozulmamış insanı, ulviyyet, halvet, safvet, rikkat ve haşyet gibi bediî duygulara gark eder.

Husûsî sofra ise “Rahîm” sıfatının tecellîsi olarak âhirettedir. Ondan istifâde, yalnız mü’minlere âittir.

Bu husûsî sofrada beşerî nasiplerin en büyüğü olan “cennet” ve “ru’yet-i cemâlullâh”, yâni Cenâb-ı Hakk’ı ayın on dördü gibi görme nîmetleri vardır.

*****

Şunu iyi bilmek lâzım ki Cenâb-ı Hakk’a vuslat, cennet nîmetlerinden çok daha lezzetlidir. O’nun cemâl-i ilâhîsinden uzak ve mahrum kalmak da en büyük hüsrandır. Zira iki Cennet vardır. Birincisi, kulluğun mükâfat mekânı olan Cennet, ikincisi ise Cemâlullah cennetidir.

*****

İnfak, insanların derecelerine göre farklı farklıdır. Avâmın infâkı yalnızca malını vermektir ki, mükâfatı Cennet’tir. Havâssın infâkı malını infâk etmekle beraber nefsini tezkiye ve kalbini tasfiye etmektir ki, ecri kıyâmet gününde Cemâlullâh’ı müşâhede nîmetine nâiliyettir. Bu sebeple mü’mine yakışan, malını infâk ederken nefsini de temizlemek ve kalbini Allâh’a tahsîs etmektir.

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.