Cenin Ne Demek? Kısaca Anlamı Nedir?

Cenin ne demek? Sözlük anlamı nedir? Kur'ân-ı Kerim ve hadislerde hangi anlamda kullanılıyor?

Sözlükte "gizli olan şey, anne karnındaki çocuk" gibi anlamlara gelmektedir. Çoğulu ecinnedir. Kur'ân-ı Kerim ve hadislerde, henüz doğmamış anne karnındaki çocuk anlamında kullanılmıştır (bk. Necm, 53/32; Buhârî, Feraiz, 11; Müslim, Kasame, 35, 36, 38).

Anne karnındaki cenin, bir yönden anneye bağlı, onun bir parçası, diğer yönden ise, kendine ait hayatiyeti olan müstakil bir varlıktır. Bu iki yönü dikkate alınarak, cenine hak sahibi olabilmeye ve borç altına girebilmeye elverişli kamil bir ehliyet tanınmamıştır. Bununla birlikte kendine ait hayatiyeti olan müstakil bir varlık olduğu, sağ olarak doğup yaşaması ihtimali dikkate alınarak, eksik bir vücup ehliyeti tanınmıştır. Bununla doğum zamanına kadar zayi olması muhtemel birtakım hakların, cenin için saklı tutulması amaçlanmıştır. Bu ehliyetle cenin, sadece menfaatine olan ve kabule ihtiyaç duymayan miras, vasiyet, vakıfta lehtar olmak gibi bazı haklara sahip olur.

Hanefî âlimlerine göre, annesinin karnında iken cenine intikal eden mallar, yed-i emine verilir. Yed-i emin, o malları muhafaza eder. Hanefîlerin dışındaki fakihlere göre ise, cenin için bir vasî veya velî tayin edilir.

Ceninin söz konusu haklardan istifade edebilmesi için, miras bırakan öldüğünde veya lehine vasiyet ve vakıf yapıldığında anne karnında mevcut olması ve sağ olarak doğması gerekir. Ceninin sağ doğması gerçek anlamda olabileceği gibi, bir haksız fiil sonucu ölü doğması şeklinde takdiri de olabilir; bu şekilde ölü doğan çocuk sağ doğmuş gibi kabul edilir. Miras ve vasiyet yoluyla intikal eden mallar ile haksız fiili yapan kimsenin ödeyeceği tazmînat (gurre) da çocuğun mirasçılarına intikal eder.

İslam ve İhsan

CENİN NE DEMEK?

Cenin Ne Demek?

CENİNİ DÜŞÜRMEK CAİZ MİDİR?

Cenini Düşürmek Caiz midir?

KÜRTAJ YAPTIRMAK CAİZ MİDİR?

Kürtaj Yaptırmak Caiz midir?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.