Cennet Sevgisi veya Cehennem Korkusundan Yapılan İbadeti Neye Benzetiyor?

Niçin Allah'a (c.c) ibadet ediyoruz? Kıymetli üç Allah dostunun aralarında geçen muhabbet ve güzel bir kıssa. Siz olsaydınız bu soruya ne cevap verirdiniz?

Bir gün Malik b. Dinar, Sabit Benan'la Hasan Basrî'nin çağdaşı Rabia Hatun'un yanına giderler.

Rabia Hatun, Malik b. Dinar'a şöyle der:

-Söyle bana, niçin Allah'a ibadet edersin? Buna cevap olarak Malik b. Dinar şöyle der:

-Cennete müştakım. Buna bir cevab vermeden Rabia hemen Sabit'e dönüp:

-Oğlum, sen kulluk etmekde Allah'dan ne istiyorsun? deyince, Sabit:

-Cehennemden korkuyorum, diye cevab verir. Bundan sonra Rabia Hatun konuşmaya başlar:

-Malik, sen yalnız bir şeye tamaan çalışan işçiye benziyorsun. Sabit! Sana gelince; sopa korkusundan iş tutan amele gibisin.

Bu sözler Malik ve Sabit üzerinde derin tesir yaptı. Sebebini sordular

-Ya Rabia! Sen nasıl bir ibadet edersin ki.. Rabia Hatun bunlara şu cevabı verdi:

-Allah sevgisi ve ona karşı bol şevk ve aşk.

İsa aleyhisselam gezerken bir takım insanlara rastladı. Onların vücudları zayıflamış, renkleri değişmişdi. Bu halleri görünce sordu:

-Bu haliniz nedir? Neden bu hale düşdünüz? Şu cevabı aldı:

-Biz ateşden, cehennemden korkduğumuz için bu hale geldik. Bunun üzerine İsa aleyhisselam, şöyle dedi:

-Allah korkanları selamete erdireceğini Zatına hak saymıştır. Bundan sonra İsa aleyhisselam başka insanlara uğradı, îlk görüşde bunların vücudlarının daha zayıflamış, renklerini daha değişmiş buldu. Bunlara da sordu:

-Haliniz nedir? Bunlardan da:

-Cennet aşıklarıyız, cevabını aldı. Yine bunlara, öbürlerine dediği gibi:

-Allah sizin gibilerin istediğini vermeği zatına hak bilmiştir.

-Sonra yine yürüdü. Birinci ve ikinci zümreden vücud bakımından daha zayıf, renk ba-kımından daha değişik kimseler gördü. Bunlara da sordu:

-Sizde gördüğüm bu hal nedir? Onlar da şöyle dediler:

-Bizi Allah sevgisi ve onun aşkı bu hale getirdi. Bunun üzerine İsa aleyhisselam durdu, düşündü, şöyle dedi:

-Siz Allah'a daha yakınlarsınız. Siz Allah'a daha yakın olanlardansınız, siz Allah'a daha yakın olanlardansınız.

Marifetullah vecd ilmidir.
Marifetullah şevk ilmidir.
Marifetullah aşk ilmidir.

Marifetullah bir tatdır. Ancak Halik Teâlâ ve tekaddes hazretleri, bu büyük nimeti dilediğine, sevdiğine tatdırır. Bu tatma şahsa göre değişir. Bazı kimseler azıcık tadar, bazıları da doyuncaya kadar, bazıları da yetecek kadar tat alır. Bazılarına da sonuna kadar verilir, isterse aklı gitsin, isterse dağlara düşsün.

Bir hadis-i şerifte buyurulmuştur:

Dünyada muhakkak bir cennet vardır. Onu bulan kimsede cennet arzusu kalmaz. O cennet de marifetullahdır.

Yine bir haberde: İnsanlar bu dünyadan göçüp gittiler. Halbuki buranın en hoş ve zevkini tatmadan öldüler. Bu lezzetli şey de Allah'ı bilmekdir ki, bu dünyadaki her nimetden lezzetli ve zevklidir.

İslam ve İhsan

İBADETLERDE HUŞU İLE İLGİLİ ÖRNEKLER

İbadetlerde Huşu İle İlgili Örnekler

ZAHİRÎ İBADETLERİN EN ÖNEMLİSİ

Zahirî İbadetlerin En Önemlisi

İBADETLERİ HUŞU İLE EDA ETMENİN FAZİLETİ

İbadetleri Huşu ile Eda Etmenin Fazileti

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.