Cennetin Anahtarı Bu İbadette
Peygamberimiz bütün bu namazları da ağır ağır, büyük bir huşû ile ve tâdil-i erkâna riâyet ederek edâ etmişlerdir. Kimin huzurunda olduğunun idrâki içerisinde kendilerini tamamen namaza vermişlerdir.
Cenâb-ı Hak buyuruyor: “Gerçekten mü’minler kurtuluşa ermiştir; onlar ki namazlarında huşû içindedirler…”(Mü’minûn, 1-2)
Rasûlullah (sav) buyurdular: “Namaz gözümün nûrudur.” (Nesâî, Işretü’n-Nisâ, 1.)
“Bir keresinde Rasûlullah (sav) Efendimiz’in yanına gitmiştim. Namaz kılıyor ve ağlamaktan dolayı göğsünden, kaynayan kazan sesi gibi sesler geliyordu.” (Ebû Dâvûd, Salât, 156-157/904; Ahmed, IV, 25, 26)Sahâbeden Abdullah bin Şıhhîr (ra), Peygamber Efendimiz’in namazdaki huşû hâlinden bir manzarayı şöyle tasvir etmektedir:
Cenâb-ı Hak, kullarından huşû içerisinde, yani kalp ve beden âhengi ile îfâ edilen bir namaz istemektedir.
Bunun yanında kalpleri huşûdan mahrum olarak sırf sûret muhtevâsında namaz kılanlar hakkında Cenâb-ı Hak:
“Yazıklar olsun o namaz kılanlara ki, onlar namazı gâfilâne kılarlar.” (Mâûn, 4-5) buyurmaktadır.
Bir de namazı ihmâl edenlerin hâlini düşünmemiz îcâb eder. Zira âyet-i kerîmede bildirildiği üzere, Sekar cehennemine düşenler, bu yakıcı azâba dûçâr olmalarının sebepleri arasında şu gafletlerini de zikretmişlerdir:
“…Biz namaz kılanlardan değildik!” (Müddessir, 43)
Namaz, Cennet’in anahtarı olduğu için, Allah Rasûlü (sav), Cennet’e girmek ve orada kendisine komşu olmak isteyenlere de, çokça secde etmelerini tavsiye buyurmuşlardır.
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Genç Dergisi, Nisan-2015
YORUMLAR